[EP-019]EPOSTER OTURUMU-02 | Tarih ve Saat: 21.10.2010, 18:00 - 19:00 | Salon: EPOSTER SALONUAtipik Radyolojik Görünümlü Malign Timoma OlgusuGülru Polat, Yasemin Özdoğan, Mesut Subak, Nur Yücel, Ufuk Yılmaz, Ayşe Özsöz Dr Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
69 yaşında, erkek hasta öksürük, balgam, nefes darlığı, ateş, kilo kaybı yakınmaları ile başvurdu. Yaklaşık 6 ay önce başlayan nefes darlığı, öksürük ve beyaz renkli balgam şikayetlerinin olması üzerine hastanemize başvurdu.
Bilinç açık, koopere, ateş 36.5 Cº, kan basıncı 110/70 mm/Hg, nabız 120/dk, ritmik idi.
Akciğer oskültasyonunda solda önden dinleme ile SS azalmış idi. WBC: 16000
Hb: 12,1, Hct:: 38,6, Plt: 480000, Biyokimya: N, CRP: 1,8 idi. Toraks BTde anterior mediastende 7x5cm boyutlarında yumuşak doku opasitesi. İçerisinde heterojen kontrastlanma alanları vardı. Perikardial alanda lateralde de kalınlığı 4cm'ye ulaşan loküle perikardial efüzyon vardı.
Plevra Ponksiyonu:Benign Plevra Ponksiyonu, plevra biyopsisi nonspesifik plörit ile uyumlu idi.
TTİİAB: Yaymalarda lenfositler ve tek tabakalı monoton epitelial hücre adaları izlenmektedir.Bulgular öncelikle "timoma" düşündürmektedir şeklinde yorumlandı.
Toraks MRG: Anterior mediastende lobüle, keskin kenarlı, plevra ve perikard ile yakın komşulukta kitle lezyonu, kalp kası ile arasındaki yağ planları korunmuş olarak yorumlandı. Olgu göğüs cerrahisi tarafından anrezektabıl olarak değerlendirildi. Radyoretapi uygulanması uygun görüldü. Değişik radyolojik görünümü ve ender görülmesi nedeniyle sunuldu. GİRİŞ-AMAÇ | Timoma ön mediastenin en sık rastlanan tümörüdür ve tüm malign mediasten tümörlerinin yaklaşık %20’sini oluşturur. Sıklıkla 40-60 yaşları arasında ve her iki cinste eşit oranda rastlanır.
Timoma, ön mediastenin en sık anterosüperior bölgesinde yerleşir. Mediasten dışında akciğer parankimi, tiroid ve plevrada da ektopik timus dokusundan geliştiği kabul edilen primer timomalar bildirilmiştir. Malign timoma sıklıkla komşu doku ve organlara lokal invazyonla toraks içinde yayılır. Ayrıca primer tümörle direkt bağlantı göstermeyen pulmoner noduller ve plevral yüzeylere implantasyon yoluyla da (droplet metastaz) yayılabilir. Nadiren perikard, periton ve uzak organ metastazları da bildirilmiştir. Myastenia gravis, kırmızı hücre alpazisi, pansitopeni ve hipogamaglobulinemi gibi paraneoblastik sendromlar ve tiroidit, polimyozit, myokardit otoimmun hastalıklarda %30-46’ya varan oranlarda timomaya eşlik eder.
|
OLGU | 69 yaşında, erkek hasta öksürük, balgam, nefes darlığı, ateş, kilo kaybı yakınmaları ile başvurdu. Yaklaşık 6 ay önce başlayan nefes darlığı, öksürük ve beyaz renkli balgam şikayetlerinin olması üzerine hastanemize başvurdu.
Bilinç açık, koopere, ateş 36.5 Cº, kan basıncı 110/70 mm/Hg, nabız 120/dk, ritmik idi.
Akciğer oskültasyonunda solda önden dinleme ile SS azalmış idi. WBC: 16000
Hb: 12,1, Hct:: 38,6, Plt: 480000, Biyokimya: N, CRP: 1,8 idi. Toraks BTde anterior mediastende 7x5cm boyutlarında yumuşak doku opasitesi. İçerisinde heterojen kontrastlanma alanları vardı. Perikardial alanda lateralde de kalınlığı 4cm'ye ulaşan loküle perikardial efüzyon vardı.
Plevra Ponksiyonu:Benign Plevra Ponksiyonu, plevra biyopsisi nonspesifik plörit ile uyumlu idi.
TTİİAB: Yaymalarda lenfositler ve tek tabakalı monoton epitelial hücre adaları izlenmektedir.Bulgular öncelikle "timoma" düşündürmektedir şeklinde yorumlandı.
Toraks MRG: Anterior mediastende lobüle, keskin kenarlı, plevra ve perikard ile yakın komşulukta kitle lezyonu, kalp kası ile arasındaki yağ planları korunmuş olarak yorumlandı. Olgu göğüs cerrahisi tarafından anrezektabıl olarak değerlendirildi. Radyoretapi uygulanması uygun görüldü.
Resim 1
 Olgunun PA akciğer grafisi
Resim 2
 Olgunun Toraks BT görünümü
|
TARTIŞMA | Timoma, timusun epitelyal hücrelerinden kaynaklanan neoplazmıdır. Histolojik olarak lenfositik, epitelyal, lenfoepitelyal (mikst), spindle hücreli ve klasifiye edilemeyenler olarak beş gruba ayrılır. Çoğunlukla yavaş büyüyen, invaziv davranışda olsalar bile histolojik olarak benign görünümlü tümörlerdir. Prognozu histolojik tipten çok tümörün evresine bağlıdır. Evreleme de TNM yanı sıra Masaoka sınıflaması kullanılmaktadır.
Timoma genelde asemptomatiktir (% 27) ve çeşitli nedenlerle çekilen akciğer grafilerinde tesadüfen görülürler. Kitlenin basısına bağlı göğüs ağrısı, öksürük, dispne gibi semptomlara yola açabilirler.
İnvaziv timomalarda metastazlar sıklıkla komşu doku ve organlara direkt invazyon yoluyla izlenir, pulmoner ve plevral metastazları da neden olabilirler. Plevral metastazlar, sıklıkla transplevral olarak implantasyon yoluyla (droplet metastaz) oluşurlar. Plevral metastazlar, noduler lezyonların yanı sıra mezotelyomayı taklit eden plevral kalınlaşma tarzında olabilirler. Ayrıca plevral yüzey timomanın en sık nüksün olduğu bölgedir, biyopsi veya cerrahi girişim sırasında da transplevral yayılım olabilir.
Akciğer karsinomlarının tersine, timomalarda tümör boyutu, yaş, cinsiyet, performans olguların yaşam süresini etkilemez. Myastenia gravisin kötü prognozla ilişkili olduğuna dair görüşler olmakla beraber, erken klinik bulguya ve tanıya yol açarak yaşam süresini uzattığı da ileri sürülmüştür. Lenfositik tip ve spindle hücreli hücreli tip iyi prognozla, epitelyal tip ise kötü prognoz ve sağkalım süresiyle ilişkili olduğu bildirilmiştir.
Timomada cerrahi rezeksiyon ana tedavi yöntemidir. Plevral metastazlar ikinci olgumuzda olduğu gibi, radyolojik olarak saptanmayacak boyutta olabileceği için operasyonlarda plevral boşluklar mutlaka incelenmelidir. Evre I enkapsule timomalarda, komplet rezeksiyonda tedaviye radyoterapinin eklenmesi rutin olarak önerilmemektedir. Ancak invaziv olgularda rezeksiyon sonrası mediastinal radyoterapi yanısıra, son yıllardaki çalışmalarda sistemik kemoterapinin de tedaviye eklenmesi önerilmektedir.
|
SONUÇLAR | Değişik radyolojik görünümü ve ender görülmesi nedeniyle sunuldu.
|
|