[EP-173]

EPOSTER OTURUMU-13 | Tarih ve Saat: 22.10.2010, 17:00 - 18:00 | Salon: EPOSTER SALONU

Nazal septum perforasyon onarımlarının anterior rinomanometri ile fonksiyonel olarak değerlendirilmesi

Özgür Kartal1, Mustafa Güleç1, Sinan Öztürk2, Fatih Zor2, Ahmet Zafer Çalışkaner1, Osman Şener1
1GATA Allerjik Hastalıklar Bilim Dalı, Ankara
2GATA Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı

GİRİŞ: Sağlıklı kişilerde alveoler ventilasyonda, nazal solunumun ağız solunumundan daha etkin ve öncelikli olduğu bilinmektedir(1). Ağız yolu ile solunum fizyolojik olmayıp, ancak nazal solunumun yetersiz hale geldiğinde, burun solunumu yerini alabilir(2). Travma, çeşitli ilaç ve kimyasallar, inflamatuar nedenlerle ortaya çıkabilen nazal septum perforasyonu da normal laminer nazal hava akımının türbülan akıma dönmesine ve hava yolu direncinde değişikliğe neden olur. Bu çalışmada, septal perforasyon alanının cerrahi olarak tamir edilmesi öncesi ve sonrasında, hastalardaki nazal solunum kalitelerindeki değişikliklerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır GEREÇ-YÖNTEM: GATA Plastik Cerrahi Kliniğinde, 2009-2010 yılları arasında opere edilen, 6 erkek septum perforasyonu hastası ile çalışma yapıldı. Hastaların hiçbirinde allerjik rinit öyküsü yoktu ve yapılan deri prick testleri de negatif olarak saptanmıştı. Tüm hastalara, tedavi öncesi subjektif yakınmalarının değerlendirilmesi amacıyla NOSE (Nasal Obstruction Sypmtom Evaluation) skalası uygulandı(3). Hastalardaki nazal hava yolu direncini belirlemek amacıyla da preoperatif olarak aktif anterior rinomanometri uygulandı Tüm hastalar genel anestezi altında, aynı cerrahi ekip tarafından ameliyat edildi. Cerrahi sonrası 60. günde, subjektif yakınmalardaki değişimi belirlemek amacıyla NOSE skalası uygulaması ve anterior rinomanometri işlemi tekrarlandı. SONUÇLAR: Subjektif yakınmanın NOSE ile değerlendirilmesinde; hastaların genel olarak nazal tıkanık yakınmalarını, fazla veya çok fazla olarak belirttiği gözlendi. Preoperatif olarak, 4 hastada total havayolu direnci(RES-T150) normal değer aralığının altında bulundu. Bir hastada normalin üzerinde, bir hastada ise normal değer aralığında bulundu. Ortalama preoperatif RES-T150 değeri 0,13± 0,16 Pa/ml*s olarak bulundu. Post operatif dönemde kontrollerde, NOSE skalası ile yapılan değerlendirmede, hastaların subjektif yakınmalarında belirgin iyileşme olduğu gözlendi. Rinomanometrik değerlendirmede, RES-T150 değerleri tamamında normal değer aralığında bulundu. Ortalama RES-T150 değeri 0,27± 0,03 Pa/ml*s olarak ölçüldü. TARTIŞMA: Septal perforasyonun kapatılmasının nazal solunumun sağlanmasına ve yaşam kalitesine olan olumlu etkileri, NOSE skalası ve anterior rinomanometre ile ortaya konulmuştur. Anterior rinomanometrinin septal perforasyonlu hastalarda hava yolu direncini sağlıklı olarak değerlendiremeyeceğine ilişkin yayınlar bulunsa da, çalışmamızda beş hastada total hava yolu direncinin normal fizyolojik değerlerinden(16–31 Pa/ml*s) sapmış olduğunu gözlemledik(4). Çalışmamızın sonucunda elde ettiğimiz verilere dayanarak; anterior rinomanometrinin, septal perforasyonlu hastalarının cerrahi onarım sonrasındaki nazal solunumun kalitelerinin objektif olarak değerlendirilmesinde kullanılabileceğini söyleyebiliriz.

GİRİŞ-AMAÇ

Sağlıklı kişilerde alveoler ventilasyonda, nazal solunumun ağız solunumundan daha etkin ve öncelikli olduğu bilinmektedir. Ağız yolu ile solunum fizyolojik olmayıp, ancak nazal solunumun yetersiz hale geldiğinde, burun solunumu yerini alabilir.

Travma, çeşitli ilaç ve kimyasallar, inflamatuar nedenlerle ortaya çıkabilen nazal septum perforasyonu da normal laminer nazal hava akımının türbülan akıma dönmesine ve hava yolu direncinde değişikliğe neden olur.

Bu çalışmada, septal perforasyon alanının cerrahi olarak tamir edilmesi öncesi ve sonrasında, hastalardaki nazal solunum kalitelerindeki değişikliklerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.


YÖNTEM-GEREÇLER

GATA Plastik Cerrahi Kliniğinde, 2009-2010 yılları arasında opere edilen, 6 erkek septum perforasyonu hastası ile çalışma yapıldı. Hastaların hiçbirinde allerjik rinit öyküsü yoktu ve yapılan deri prick testleri de negatif olarak saptanmıştı. Tüm hastalara, tedavi öncesi subjektif yakınmalarının değerlendirilmesi amacıyla NOSE (Nasal Obstruction Sypmtom Evaluation) skalası uygulandı. Hastalardaki nazal hava yolu direncini belirlemek amacıyla da preoperatif olarak aktif anterior rinomanometri uygulandı

Tüm hastalar genel anestezi altında, aynı cerrahi ekip tarafından ameliyat edildi. Cerrahi sonrası 60. günde, subjektif yakınmalardaki değişimi belirlemek amacıyla NOSE skalası uygulaması ve anterior rinomanometri işlemi tekrarlandı.


BULGULAR

Subjektif yakınmanın NOSE ile değerlendirilmesinde; hastaların genel olarak nazal tıkanık yakınmalarını, fazla veya çok fazla olarak belirttiği gözlendi. Preoperatif olarak, 4 hastada total havayolu direnci(RES-T150) normal değer aralığının altında bulundu. Bir hastada normalin üzerinde, bir hastada ise normal değer aralığında bulundu. Ortalama preoperatif RES-T150 değeri 0,13± 0,16 Pa/ml*s olarak bulundu. Post operatif dönemde kontrollerde, NOSE skalası ile yapılan değerlendirmede, hastaların subjektif yakınmalarında belirgin iyileşme olduğu gözlendi. Rinomanometrik değerlendirmede, RES-T150 değerleri tamamında normal değer aralığında bulundu. Ortalama RES-T150 değeri 0,27± 0,03 Pa/ml*s olarak ölçüldü.


SONUÇLAR

Septal perforasyonun kapatılmasının nazal solunumun sağlanmasına ve yaşam kalitesine olan olumlu etkileri, NOSE skalası ve anterior rinomanometre ile ortaya konulmuştur.

Anterior rinomanometrinin septal perforasyonlu hastalarda hava yolu direncini sağlıklı olarak değerlendiremeyeceğine ilişkin yayınlar bulunsa da, çalışmamızda beş hastada total hava yolu direncinin normal fizyolojik değerlerinden(16–31 Pa/ml*s) sapmış olduğunu gözlemledik.

Çalışmamızın sonucunda elde ettiğimiz verilere dayanarak; anterior rinomanometrinin, septal perforasyonlu hastalarının cerrahi onarım sonrasındaki nazal solunumun kalitelerinin objektif olarak değerlendirilmesinde kullanılabileceğini söyleyebiliriz.