[EP-322]EPOSTER OTURUMU-22 | Tarih ve Saat: 22.10.2010, 17:00 - 18:00 | Salon: EPOSTER SALONUSitokrom P4501A1 ve Glutation s-transferaz p1 polimorfizmleri ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiEtem Akbaş1, Ertuğrul Seyrek2, Fatma Söylemez1, Hicran Mutluhan Şenli1, Handan Çamdeviren3 1Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Ve Genetik Anabilim Dalı
2Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahili Bilimler Onkoloji Kliniği
3Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı
Akciğer kanseri, kanser türleri içinde en yaygın görülen ve mortalitesi en yüksek olan kanser türüdür. Akciğer kanserinin etiolojisinde en önemli faktör sigara kullanımı olmakla beraber, diğer çevresel kirleticiler ve genetik yatkınlığın da önemli yeri vardır. Genetik etmenler içinde; Sigara dumanında bulunan ve prokarsinojenik olan polisiklik hidrokarbonların (PAH) ksenobiyotik metabolizmasıyla atılımında rol oynayan enzimlerle ilgili gen polimorfizmleri önemli yer tutmaktadır. Ksenobiyotik metabolizmasının birinci evre reaksiyonları Sitokrom P450 enzim grubu tarafından gerçekleştirilmektedir. Ksenobiyotik metabolizmasının ikinci evre reaksiyonları ise Glutatyon S-Transferaz enzim grubunca gerçekleştirilir. Bu iki gen polimorfizmi ile akciğer kanseri arasındaki ilişki yapılan pek çok çalışma ile ortaya konmuş ve bu gen polimorfizmlerinin dünyadaki farklı etnik gruplara göre farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.
Bu kapsamda çalışmamızda; Türk populasyonu – Mersin örnekleminde CYP1A1 T6235C ve GSTP1 geninin ekson 5 polimorfizmi ile akciğer kanseri arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırma populasyonumuz; 100 kişi kontrol grubu ve 100 kişi akciğer kanserli olmak üzere toplam 200 kişiden oluşmuştur. Her bireyden alınan kanlardan DNA izolasyonu yapılmış ve genotipler PCR ve RFLP yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. Bulgular üzerinde yapılan değerlendirmelerde; CYP1A1 ve GSTP1 polimorfizmleri taşıyan bireylerde akciğer kanserine yakalanma riskinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu iki polimorfizmi birlikte taşıyanlarda ise iki polimorfizmin etkileşim yaratması sonucu akciğer kanserine yakalanma riskinin daha da yükseldiği ortaya konmuştur. GİRİŞ-AMAÇ | Akciğer kanseri dünya genelinde en yaygın görülen kanser türüdür. ABD’de ölümle sonuçlanan kanser türleri içinde akciğer kanseri % 28 ile başta gelmektedir. Akciğer kanserinin erkeklerde görülme sıklığı bayanlara göre iki katın üzerinde bir oranla daha yüksektir(1). Sağ kalım oranı oldukça düşüktür, akciğer kanserli bireylerin ancak % 15’lik bir kısmı 5 yıl hayatta kalmayı başarabilmektedir. Akciğer kanseri histolojik açıdan; Skuamoz hücreli karsinom, adenokarsinom, küçük hücreli karsinom, büyük hücreli karsinom ve adenoskuamoz karsinom olmak üzere 5 alt tipe ayrılır (2). Genellikle 45 yaşından sonra ortaya çıkmakta ve ileri yaş gruplarında insidansı yükselmektedir. Akciğer kanserinin etiolojisinde en büyük risk etmeni sigara kullanımı (erkeklerde % 92, bayanlarda % 78’dir) olmakla beraber meslek koşulları, beslenme, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum ve genetik yatkınlık ta önemli yer tutmaktadır (3-6). Genetik faktörler: tümör süpressör genler, onkogenler, ksenobiyotik metabolizması enzimlerini kodlayan genler ve gen amplifikasyonunun etkileşimlerinden oluşur (7). Akciğer kanserinin etiolojisinde genetik yatkınlığın rolü büyüktür ve ebeveynlerden birinde akciğer kanseri görülen olguların çocuklarında akciğer kanseri riski önemli derecede artmaktadır (8). Sigaranın içeriğindeki karsinojen maddelerin önemli bir bölümü sigara dumanındaki polisiklik aromatik hidrokarbonlardan (PAH) kaynaklanmaktadır(9). Bu durum PAH’ın ksenobiotik metabolizmasıyla atılımında rol oynayan enzimlerin dolayısıyla bu enzimleri kodlayan genlerin önemini ortaya koymaktadır. PAH sigara dumanı başta olmak üzere günlük yaşamda kullandığımız bazı besin katkı maddeleri, ilaçlar, kızarmış ve yanmış besinlerin içeriğinde bulunmakta ve karaciğerde metabolize edilmektedir. Ksenobiyotik metabolizması iki evrede gerçekleşmektedir.
Birinci evrede ksenobiyotiğin yapısında gerçekleşen kimyasal değişim biyolojik aktivitesini etkilemektedir. Bu değişiklikler Monooksidazlar veya Sitokrom P450 olarak adlandırılan çok geniş bir enzim sınıfınca yapılmaktadır. Sitokrom P450 enzim ailesi yaklaşık 150 izoformdan oluşmaktadır. Bu izoformlar ve bunların sentezinden sorumlu genlerin yapısına ilişkin bilgi birikimi; Sitokrom P450 enzimlerinin yapı ve işlevlerine göre sınıflandırılmasını sağlamıştır. Bu sınıflandırmada Sitokrom P450 ailesine ait enzimler CYP harfleriyle simgelenir. Simgenin arkasına ise izoformun ait olduğu aileyi gösteren bir rakam, takiben alt aileyi gösteren bir harf ve izoformu tanımlayan bir rakam kullanılmaktadır. CYP süper ailesi; CYP1’den-CYP10 kadar uzanan 10 alt familyaya ayrılır. Bunlardan özellikle CYP1, CYP2, CYP3 ve CYP4 subfamilyaları ilaç metabolizmasıyla ilişkilidir (10). Şimdiye kadar CYP1A1 geninin 4 polimorfizmi belirlenmiştir (11). Bunlar: T6235C [?] 3’ Flaking bölgesindeki MspI Polimorfizmi (M1), A4889G [?] Ekson 7’deki ile/val polimorfizmi (M2), T5639 [?] M3 ve C4887A [?] M4’tür. Çalışmamızda bu genin 3’-non coding bölgesindeki MSP1 polimorfizmi açısından bireyler değerlendirilmiştir.
Ksenobiotik metabolizmasının ikinci evre reaksiyonları Glutatyon S-Transferaz enzimlerince yürütülmektedir. Glutatyon S-Transferaz enzimleri, detoksifikasyon reaksiyonlarında rol oynayan birçok genden oluşur (12). Ksenobiotik metabolizmasının ikinci evresindeki konjugasyon reaksiyonlarını katalizlerler. Bu enzimler PAH gibi potansiyel toksik ksenobiotiklerin, Glutatyon (GSH) ile konjuge olmasını ve polar metabolitlere dönüştürülmesini sağlarlar. GSH (L--Glutamyl-L-Cysteinyl-Glycine) Oxidantlar, elektrofilik bileşikler ve ksenobiotiklerle birleşmesini olanaklı kılan sulfhydryl grubunu içeren bir tripeptiddir (13).
İnsan sitozolik glutatyon S-transferaz enzimleri, Alpha (A), Mu (M), Pi (P) ve Teta (T) olmak üzere 4 sınıfa ayrılırlar. GST’ların Zeta (GSTZ1) olarak adlandırılan yeni bir formu daha belirlenmiştir.Ayrıca kromozomal lokalizasyonu tam olarak belirlenmemekle birlikte GST kappa (K) adı verilen bir mitokondrial glutatyon S-transferaz üzerinde çalışılmaktadır. GSTM1, GSTM3, GSTT1, GSTT2 ve GSTP1 insan populasyonlarında polimorfiktir. GSTP1 geninin kromozomal lokalizasyonu 11q13 olup, yaklaşık 3 kb uzunluğundadır ve 7 ekson içermektedir (11). GSTP1 geninde biri ekson 5, diğeri ise ekson 6’da olmak üzere 2 polimorfizm ve GSTP1*A (ile105/ala114), GSTP1*B (val105/ala114), GSTP1*C (val105/val114) ve GSTP1*D (ile105/val114) olmak üzere 4 allelik varyant bulunmaktadır. Bu polimorfizmlerin her ikisi de tek nükleotid değişimiyle ilişkilidir. GSTP1’deki bu 2 polimorfizm 313 ve 341. nükleotidlerdeki A[?]G ve C[?]T transisyonlarına yol açmaktadır. Bu tek nükleotid değişimleri sonucu oluşan aminoasit değişiklikleri GSTP peptidinin hidrofobik substrat bağlayan aktif bölgesinde farklılığa yol açarak enzimin ksenobiotik metabolizmasıyla ilgili fonksiyonunu önemli ölçüde kısıtlamaktadır(14). Bu durum ise aktifleşmiş PAH’ların detoksifikasyonunu azaltarak ortamda birikmesine yol açmakta, artan PAH ise DNA hasarını tetikleyerek kansere neden olabilmektedir. Bu konuda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda elde edilen sonuçlar birbirleriyle çelişmektedir. Örneğin valin varyantına sahip kişilerde GSTP1 geninin PAH’ların diol epoksidlerine karşı aktivitesinin çok düşük olduğunu bildiren çalışmalar olmakla birlikte (15,16,17) bunun aksine yapılan bir çalışmada da GSTP1/val105’in GSTP1/ile105’e göre kanserojenik epoksidlere karşı daha yüksek katalitik fonksiyona sahip olduğu gösterilmiştir (9). Glutatyon S-Transferaz enziminin ekson 5 polimorfizmlerinin akciğer kanseri ile ilişkisini belirlemeye yönelik yapılan çalışmalarda ekson 5 polimorfizmi ile akciğer kanseri arasında ilişkinin varlığına yönelik bulgular ağırlık kazanmaktadır (9, 16, 18-24). Ancak bunun tam tersi olarak hiçbir ilişkinin olmadığını belirten çalışmalar da bulunmaktadır (25-31). Bu çelişkili sonuçlar bu konuda daha fazla çalışmaya gereksinim duyulduğunu göstermektedir. Bu bilgiler kapsamında çalışmamızın temel amacı; Ksenobiyotik metabolizmasının ardışık iki evresinde rol oynayan ve akciğer kanserine yakalanma riskini artırdıkları pek çok toplumda ortaya konmuş olan CYP1A1 ve GSTP1 gen polimorfizmlerinin Mersin yöresi özelinde Türk toplumunda etkisinin incelenmesidir. Ayrıca Akciğer kanserli hasta populasyonumuza ait bilgiler değerlendirilerek akciğer kanseri ile yaş, cinsiyet, sigara kullanımı ile ilişkisi ve tümör tiplerine göre dağılımı incelenmiştir.
|
OLGU | Araştırma Populasyonu:
Araştırma populasyonu; Araştırma populasyonu; Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Onkoloji biriminde akciğer kanseri tanısı konulmuş 100 kişilik deney grubu, aynı yaş ve cinsiyet özellikleri göz önünde tutularak seçilen sağlıklı 100 kişi de kontrol grubu olmak üzere 200 kişiden oluşmuştur. Kontrol ve deney grubunun her ikisi de 85 erkek ve 15 bayandan oluşmaktadır. Kontrol grubunda ortalama yaş 51.98±8.4 iken deney grubunun yaş ortalaması 54,08±8,3 dır. Kontrol ve hasta grubunu oluşturan her bireyin onayları dahilinde, özel olarak hazırlanmış bilgi formlarına bireylerin yaşları, meslekleri, sigara içme durumları ve ailelerindeki akciğer kanseri öyküleri gibi bilgiler kaydedilmiştir. Her bireyden, 1 ml, % 2’lik EDTA içeren 15 ml’lik santrifüj tüplerine 7-8 ml periferik kan alınmıştır. DNA’lar standart tuzla çöktürme yöntemine göre elde edilmiştir (31).
|
YÖNTEM-GEREÇLER | CYP1A1 MspI ve GSTP1 ekson 5 (ile105val) polimorfizmlerinin her ikisi de, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ve restriksiyon parça uzunluk polimorfizmi (RFLP) analizleriyle belirlenmiştir.CYP1A1 geninin 3’-Flaking bölgesindeki MspI polimorfizmi, Hayashi ve arkadaşları tarafından tanımlandığı gibi; F 5’-CAG TGA AGA GGT GTA GCC GCT - 3’ ve R 5’-TAG GAG TCT TGT CTG ATG CCT - 3’ primerleri kullanılarak belirlendi. PCR ortamı 100ng. DNA, F ve R primerlerinin her birinden 20pmol, 2.0mmol / l MgCl2, 50mmol / l KCl, 25 μmol / l dNTP, 5mmol / l Tris-HCl (pH 8.3) ve 1U Taq polimeraz kullanılarak 25 μl hacimde hazırlandı. PCR şartları: ilk denatürasyon 95 0C’de 1 dakika; 30 döngü 95 0C’de 30 saniye denatürasyon, 57 0C’de 1 dakika primer bağlanması (annealing) ve 72 0C’de 1 dakika sentez (extension); son olarak da 1 döngü 5 dakika 72 0C’de sentez şeklinde uygulandı. PCR ürünleri 2 saat 37 0C’de 5 ünite MspI (MBI Fermentas) ile inkübe edildikten sonra 0.5 μg/ml ethidium bromid içeren % 2 ‘lik agarose jelde 100 volt’ta 40 dakika elektroforeze tabii tutuldu. Aynı görüntüleme sistemi ile yapılan değerlendirmede TC genotipine sahip bireylerde 340bp, 200bp ve 140bp’lik üç bant; CC genotipine sahip olanlarda 200bp ve 140bp’lik iki bant ve TT genotipine sahip olanlarda ise 340bp’lik bir bant gözlendi (Şekil 1).
GSTP1 ekson 5 polimorfizmini belirlemek için 434 bp’lik bölge F 5’- GTA GTT TGC CCA AGG TCA AG-3’ ve R 5’- AGC CAC CTG AGG GGT AAG-3’ spesifik primerleri kullanılarak amplifiye edilmiştir. Amplifikasyon, otomatik bir Thermal Cycler (Techne Progene, Cambridge, UK) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. PCR koşulları; 5 dk 94 oC’de ilk denatürasyon; 30 siklus 94 oC’de 1 dk denatürasyon, 90 sn 59 oC’de annealing ve 90 sn 72 oC’de uzama ve son uzama 1 siklus 72 oC’de 7 dk olarak uygulanmıştır. PCR ürünleri, Alw26I restriksiyon enzimiyle 37 oC’lik etüvde 2 saat inkübasyona maruz bırakıldı. Süre sonunda örnekler % 3.5’luk agaroz jelde elektroforez işlemine tabi tutuldu ve jel görüntüleme sistemi ile genotipler belirlendi. Elektroforez işlemi sonucunda yürütülen bantların uzunluklarını belirlemek için 100 bp’lik marker kullanıldı. Bunun için örneklerin yürütüldüğü jel, görüntüleme sistemine konularak 260 nm dalga boyundaki UV ışığı altında görünür hale gelen bantların uzunlukları marker ile karşılaştırıldı. GSTP1 geninin ekson 5 polimorfizmi için yapılan elektroforez sonucunda gözlenen bantların uzunlukları; 329 bp, 222 bp, 107 bp ve 104 bp olarak belirlendi ve bu bant uzunluklarına göre yapılan değerlendirmede; 329 ve 107 bp’lik 2 ayrı bantın görüldüğü bireyler AA; 329, 222,107 ve 104 bp’lik bantların görüldüğü bireyler AG; 222, 107 ve 104 bp’lik bantların görüldüğü bireyler GG olarak tanımlandı. 107 ve 104 bp.lik fragmentler arasındaki 3 bp.’lik uzaklığın çok az olması nedeniyle bu iki bant ayrı olarak değil, tek fakat kalın bir bant olarak gözlemlendi (Şekil 2).
İstatiksel Değerlendirme:
Sitokrom P4501A1 (CYP1A1) geninin T6253C ve Glutatyon S-transferaz P1 (GSTP1) geninin ekson 5 (ile105val) polimorfizmleri ile akciğer kanseri riski arasındaki ilişki genotip açısından çoklu lojistik regresyon modeli ile, allel açısından ise ki-kare analizi ile SPSS (Statistical Package for Social Sciences, Version 10) paket programı kullanılarak değerlendirildi. Her iki polimorfizmin genotip frekanslarının Hardy-Weinberg dengesinde olup olmadığı ki-kare testiyle belirlenmiştir
CYP1A1 geninin T6235C polimorfizmine ait genotiplerin elektroforez sonrası görünümü:
 2 ve 6 nolu örneklere ait bireyler TT (homozigot yabanıl); 1, 3-5 nolu örneklere ait bireyler ise TC (heterozigot) genotipine sahiptir.
GSTP1 geninin ekson 5 polimorfizmine ait genotiplerin elektroforez sonrası görünümü:
 : 4 nolu örneğe ait birey AA (homozigot yabanıl); 2, 8-10 nolu örneklere ait bireyler GG (homozigot mutant) ve 1,3,5-7 nolu örneklere ait bireyler ise AG (heterozigot) genotipine sahiptir.
|
BULGULAR | Sitokrom P4501A1 (CYP1A1) T6235C (MspI) Glutatyon S-transferaz P1 ekson 5 (ile105val) ve polimorfizmleri ile akciğer kanseri riski arasındaki ilişkinin araştırıldığı bu çalışmada elde edilen sonuçlar; yaş, cinsiyet, sigara kullanıp kullanmama durumu ve tümör tiplerine göre olmak üzere dört ana başlık altında değerlendirilmiştir.
Akciğer kanseri ile yaş arasındaki ilişkiyi incelediğimizde; Yaş artışına paralel olarak akciğer kanserine yakalanma riski artmaktadır(p=0.001). Akciğer kanserlilerin yaş ortalaması 54,08±8,3 olup toplam 100 kişilik akciğer kanserli hastamızdan 42 kişi ortalama yaşın altında, 58 kişi ise ortalama yaşın üzerindedir. Ortalama değerin üzerindeki 1 yıllık artışa karşılık akciğer kanserine yakalanma riski 1.102 oranında artmaktadır. Sigara kullanımı ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiyi incelediğimizde; kontrol grubumuzda yer alan 100 bireyden 30 kişi sigara kullanmıyor, 20 kişi günde bir paket, 50 kişi ise bir paketten fazla sigara kullanıyor. Akciğer kanserlilerde ise 16 kişi sigara kullanmıyor, 28 kişi günde bir paket, 56 kişi ise günde bir paketten fazla sigara kullanmaktadır. Sigara kullanımına bağlı olarak akciğer kanserine yakalanma riski artış göstermektedir (p=0.005). Özellikle günde bir paketin üzerinde içenlerde bu fark daha belirgindir (p=0,001). Akciğer kanseri ile cinsiyet arasındaki ilişkiyi incelediğimizde; Toplam 100 kişilik akciğer kanserli hastamızın 15 tanesi bayan, 85 tanesi erkektir. Akciğer kanserine yakalanma riski erkeklerde daha yüksektir (p<0.001). CYP1A1 T6235C polimorfizmi ve GSTP1 ekson 5 polimorfizminin allel ve genotip oranlarına ait bulgular çizelge 1 de verilmiştir (çizelge.1)
CYP1A1 T6235C polimorfizmi açısından kontrol grubu ve Akciğer kanserli hasta populasyonuna ait bulgular değerlendirildiğinde, bu gen polimorfizmi ile akciğer kanseri arasında bir ilişki söz konusudur. Bu durumda; bu polimorfizme ait mutant C alleli açısından heterozigot (TC) olan bireylerin, homozigot yabanıl TT genotipine sahip bireylere göre akciğer kanserine yakalanma riskinin daha yüksek olduğu saptanmıştır(OR=2.945, 95% CI 0.890-9.750, p=0.05). Akciğer kanserlilerde C alleli açısında homozigot olan 3 birey bulunmasına karşın, kontrol grubunda CC genotipine sahip hiç birey olmadığı için bu genotip bakımından istatiksel değerlendirilme yapılamamış olmakla beraber mutant CC genotipinin yalnızca Akciğerler kanserlilerde görülmesi bu genotiple Akciğer kanseri arasındaki ilişkiye işaret etmektedir.
Kontrol grubu ve Akciğer kanserli hasta populasyonuna ait GSTP1 ekson 5 polimorfizmi ile ilgili bulgular değerlendirildiğinde; Bu gen polimorfizmi ile akciğer kanseri arasında ilişki olduğu belirlenmiştir. Buna göre; G alleli açısından homozigot (GG) ve heterozigot (AG) olan bireylerin, homozigot yabanıl AA genotipine sahip bireylere göre akciğer kanserine yakalanma riskinin daha yüksektir [(OR=8.007, 95% CI 1.278-50.276, p=0.026) ve (OR=2.578, 95% CI 0.941-7.060, p=0.05)].
CYP1A1 ve GSTP1 polimorfizmlerini Akciğer kanserine yakalanma riski açısından tek tek incelendiğinde her ikiside akciğer kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Her ikisi de aynı metabolik yolun farklı aşamalarında rol oynayan enzimleri kodlayan genler olan CYP1A1 ve GSTP1 polimorfizmlerinin her ikisini birden heterozigot olarak taşıyan (AG+TC) bireylerde homozigot yabanıl allel taşıyanlara göre (AA+TT) iki gen polimorfizminin etkileşim yarattığı ve akciğer kanserine yakalanma riskini ekstra 5,1 kat arttırdığı belirlenmiştir (OR=5.147, 95% CI 0.857-30.932, p=0.05).
Çizelge 1. CYP1A1 ve GSTP1 ekson 5 polimorfizmleri allel ve genotiplerinin kontrol grubu ve akciğer kanserlilere göre dağılımı.
 |
TARTIŞMA | CYP1A1 ve GSTP1 genlerinin polimorfik varyantlarının ayrı ayrı ve birlikte akciğer kanserine yatkınlıktaki rolünü araştırdığımız bu çalışmada CYP1A1 T6235C polimorfizminin genotip oranlarıyla akciğer kanseri arasında bir ilişki saptanmıştır. Mutant C alleli açısından heterozigot (TC) olan bireylerin, homozigot yabanıl TT genotipine sahip bireylere göre akciğer kanserine yakalanma riskinin yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur (p=0.05). Deney grubunda C alleli açısında homozigot olan 3 birey bulunmasına karşın, kontrol grubunda CC genotipine sahip hiç birey olmadığı için bu genotip bakımından istatiksel değerlendirilme yapılamamıştır. Bu polimorfizmin toplumlardaki genel sıklığına bakıldığında mutant C alleli sıklığının, T alleline göre daha düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle CC genotipine göre grupları değerlendiremeyişimiz çalışma populasyonumuzun küçük olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak CC genotipinin sadece Akciğer kanserli grupta görülmesi bu genotip ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiyi göstermektedir.
CYP1A1 geni ve akciğer kanseri ilişkisine dair yapılan çalışmalarda; Bu genin polimorfizmlerinin etnik farklılıklar gösterdiği ortaya konulmuştur. Kawajiri ve arkadaşları (33) CYP1A1 T6235 polimorfizmini Japonlarda akciğer kanseri risk artışıyla ilişkilendirilmiştir. Taioli ve arkadaşları (34) Afrika kökenli-Amerikalılarda m4 polimorfizmine sahip Adenokarsinomlu bireylerde bu polimorfizmin risk artışıyla ilişkisi doğrulanmıştır. Bu sonuçların aksine Gsur ve arkadaşları (35) yaptıkları çalışmada CYP1A1 ve GSTM1 polimorfizmleri birlikte değerlendirilmiş ve bu polimorfizmlerin Kafkas kökenli Avustralyalılarda akciğer kanserine yatkınlıkta belirleyici olmadığı gösterilmiştir. Yapılan benzeri çalışmalarda özellikle Afrika kökenli-Amerikalılar, Kafkaslılar, Çinliler ve Japonlar üzerinde yoğunlaşmış, Akdenizlilerde ise bu konuda yeterli çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızdan elde edilen bulgular bu konu hakkında fikir verebilmesi bakımından önemlidir.
Ekson 5 gen polimorfizminin genotip oranları açısından gruplar değerlendirildiğinde de, G alleli açısından homozigot (GG) bireylerin, homozigot yabanıl AA genotipine sahip bireylere göre akciğer kanserine yakalanma riskinin 8 kat daha fazla olduğu saptanmıştır (p=0.026). AG genotipine sahip olan bireylerin ise AA genotipli bireylere oranla akciğer kanserine yakalanma riski 2,5 kat daha yüksektir (p=0,05). GSTP1 ekson 5 polimorfizmi ile ilgili yapılan çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Nazar-Steward ve arkadaşları (15) yaptıkları çalışmanın sonucunda 105 val alleli (G) ile, özellikle de homozigot val genotipiyle (GG) akciğer kanseri riski arasında bir ilişki olduğunu saptamışlardır. Stűcker ve arkadaşları (25) ise 251 akciğer kanserli birey ile yaptıkları bir çalışmanın sonucunda da homozigot 105val (GG) genotipine sahip bireylerde akciğer kanseri için 2 katlık bir risk artışı belirlenmiştir ve bu risk artışının akciğer kanserinin küçük hücreli tipinde görüldüğü bildirilmiştir. Lewis ve arkadaşları (36) ise GSTP1 ekson 5 genotiplerinin dağılımında kontrol grubu ve akciğer kanserliler arasında önemli bir fark olmadığı ve bu genotiplerin akciğer kanseri riskiyle ilişkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. To-Figueras ve arkadaşları da (28) hepsi de Kuzeybatı Akdeniz Kafkas ırkından olan 164 akciğer kanseri bireyle yaptıkları çalışmada ekson 5 polimorfizmindeki allel sıklıkları açısından hasta ve kontrol grupları arasında önemli bir fark bulunamamıştır. GSTP1 geninin ekson 5 polimorfizminin tek başına akciğer kanseri riskini değiştirmediği sonucuna varılan Kihara ve arkadaşlarının (37) çalışmalarının sonucuna göre ise bu polimorfizmle birlikte GSTM1 null genotipi de çalışılmış ve bu iki genin interaksiyonunun akciğer kanserinde risk artışına katkıda bulunabileceği bildirilmiştir. Ryberg (17) ise yaptığı çalışmada Akciğer kanserli hastaların kontrollere göre daha yüksek homozigot G allel frekansına sahip olduklarını, bu frekans farklılığının özellikle skuamoz hücreli karsinoma sahip hastalarda bulunduğunu, adenokarsinomlu hastalarda ise fark görülmediğini bildirmiştir. Ayrıca DNA adduct seviyelerini de ölçtüğü bu çalışmada, adduct seviyesinin G (val) allelini taşıyan bireylerde A (ile) allelini taşıyan bireylerden daha yüksek bulmuştur. Ve G alleli için homozigot olan bireylerde akciğer kanseri riskinin 2 kat daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Lin ve arkadaşları (22) ise, çalışmalarının sonucunda GSTP1 geninin ekson 5’inde mutant valin allelini (G) taşıyan bireylerde, akciğer kanserinin skuamoz hücreli karsinomu için riskin yüksek olduğunu bildirmişlerdir. To-Figueras ve ark (21) yaptıkları çalışmada ekson 5 polimorfizmindeki allel sıklıkları açısından hasta ve kontrol grupları arasında önemli bir fark bulamamışlardır. Katoh ve arkadaşları (25) da GSTP1’in 313. nükleotidindeki bu A[?]G polimorfizmini Japon populasyonunda çeşitli kanserlerdeki ilişkisi bakımından çalışmış fakat akciğer kanseriyle ilişki bulamamıştır. Lewis ve arkadaşları (36) da, GSTM1, GSTT1 ve GSTP1 polimorfizmlerinin akciğer kanseri riskindeki muhtemel ilişkisi ile ilgili yaptıkları çalışmada da P1’in ekson 5 genotipleriyle akciğer kanseri riski arasında herhangi bir ilişki olmadığını belirlemişlerdir.
|
SONUÇLAR | Çalışmamız sonunda; Akciğer kanseri ile sigara kullanımının ilişkisi, erkeklerde bayanlara göre akciğer kanseri görülme sıklığının daha yüksek olduğu ve akciğer kanserinin ileri yaşlarda ortaya çıktığı şeklindeki bulgularımız giriş bölümünde konu ile ilgili verilen literatür bulgularıyla birbirini desteklemektedir. CYP1A1 T6235C polimorfizmini heterozigot veya homozigot olarak taşıyan bireylerde akciğer kanserine yakalanma riskinin daha yüksek olduğu şeklindeki bulgumuz konu ile ilgili literatür bulgularıyla da uygunluk göstermektedir. Söz konusu polimorfizm ile akciğer kanseri ilişkisinin ırksal farklılıklar gösterdiği bilgisini göz önüne aldığımızda Mersin yöresi özelinde Türk toplumunun CYP1A1 T6235C polimorfizmi açısından akciğer kanserine yakalanmada önemli bir risk etmeni olduğu ortaya konmuştur.
GSTP1 geninin ekson 5 polimorfizmine ait mutant G allelini homozigot veya heterozigot olarak taşıyanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu, bu farkın özellikle adenokarsinomulularda daha belirgin olduğunu belirledik. Söz konusu bulgularımızı giriş ve tartışma bölümlerinde verilen ilgili literatür bulgularıyla kıyasladığımızda; Exon 5 polimorfizmi ile ilgili literatür bulgularının önemli bir bölümü Akciğer kanseri ile ilişkisini göstermektedir. Bizim bulgularımızda bu doğrultuda olduğundan söz konusu bulgularla birbirini desteklemektedir. Ancak Ekson-5 polimorfizminin akciğer kanseriyle ilişkili olmadığını ve akciğer kanseriyle ilişkisinde ırksal farklılıkların olduğunu bildiren literatürlerde vardır. Ancak bu durum zaten önceki çalışmalarda ortaya çıkan bir tespittir. Bizim sonuçlarımız; Ekson 5 polimorfizminin akciğer kanseri ile ilişkisinin ırklara göre farklılık gösterdiği bilgisinden hareketle Mersin özelinde Türk toplumuna dair bilgileri yansıtmıştır. Bu bilgilere ek olarak bu çalışmadaki en önemli bulgumuz; CYP1A1 T6235C polimorfizmi ve GSTP1 ekson-5 polimorfizminin her ikisini birden taşıyan bireylerin bu polimorfizmleri ayrı ayrı taşıyanların sahip olduğu Akciğer kanserine yakalanma riskinin çok daha üzerinde bir oranla akciğer kanserine yakalanma riski taşıdıklarının belirlenmesidir. Bu bilgiler kapsamında Akciğer kanserini tanı ve tedavisinin çok pahalı ve ölümcül bir hastalık olduğu gerçeğinden hareketle; Sonuçlarımızın Akciğer kanserine yakalanma riski olan bireylerin önceden belirlenmesine yönelik önemli bir tanı kriteri oluşturabileceğini söyleyebiliriz. En azından; CYP1A1 T6235C ve Ekson-5 polimorfizmleri ile akciğer kanserinin erken tanısına yönelik diğer yöntemlerle kombinasyon halinde kullanılmasının sonuçların güvenilirlik limitlerini artıracağı kanısındayız.
|
KAYNAKLAR | KAYNAKLAR
1. Magrath I, Litvak J. Cancer in developing countries: opportunity and challenge. J Natl Cancer Inst, 1993; 85: 862-874.
2. Topuz E. Akciğer Kanseri Biyoloji, Tanı, Evreleme ve Tedavi. İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü Yayınları,2001.
3. Radzikowska E, Roszkowski K, Giaz P. Lung cancer in patients under 50 years old. Lung Cancer, 2001; 33: 203-211.
4. Skarin AT, Herbst RS, Leong TL, Bailey A, Sugarbaker D. Lung cancer in patients under age 40. Lung Cancer, 2001; 32: 255-264.
5. Garfinkel L, Stellman SD. Smoking and lung cancer in women: findings in a prospective study. Cancer Res, 1988; 48: 6951-6955.
6. Koyi H, Hillerdal G, Branden E. A prospective study of a total material of lung cancer from a county in Sweden 1997-1999: gender, symptoms, type, stage and smoking habits. Lung Cancer, 2002; 36: 9-14.
7. Haugen A, Ryberg D, Mollerup S, Zienolddiny S, Skaug V, Svendsrud DH. Gene-environment interactions in human lung cancer. Toxicol Lett, 2000; 112: 233-237.
8. Wu AH, Fontham ET, Reynolds P, Greenberg RS, Buffler P, Liff J, Boyd P, Correa P. Family history of cancer and risk of lung cancer among lifetime nonsmoking women in the United States. Am J Epidemiol, 1996; 143: 535-542.
9. Sundberg K, Johansson AS, Stenberg G, Widersten M, Seidel A, Mannervik B, Jernström B. Differences in the catalytic efficiencies of allelic variants of glutathione S transferase P1-1 towards carcinogenic diol epoxides of polycyclic aromatic hydrocarbons. Carcinogenesis, 1998; 19: 433-436.
10. Kiyohara C, Otsu A, Shirakawa T, Fukuda S, Hopkin JM. Genetic polymorphisms and lung cancer suspectibility: a review. Lung Cancer 2002; 37: 241-256.
11. Wang XL, Greco M, Sim AS, Duarte N, Wang J, Wilcken DE. Effect of CYP1A1 Msp I polymorphisms on cigarette smoking related coronary artery disease and diabetes. Atherosclerosis 2002; 162: 391-397.
12. Eaton DL, Bammler TK. Concise review of the glutathione S-transferases and their significance to toxicology. Toxicol Sci, 1999; 49: 156-164.
13. Rahman I, MacNee W. Lung glutathione and oxidative stress: implications in cigarette smoke-induced airway disease. Am J Physiol, 1999; 277: 1067-88.
14. Ali-Osman F, Akande O, Antoun G, Mao JX, Buolamwini J. Molecular cloning, characterization and expression in Esherichia coli of full-lenght cDNAs of three human glutathione S-transferase pi gene variants. J Biol Chem, 1997; 272: 10004-10012.
15. Rahman I and MacNee W. Lung glutathione and oxidative stress: implications in cigarette smoke-induced airway disease. The American Physiological Society 1999.
16. Ishii T, Matsuse T, Teramoto S, Matsui H, Miyao M, Hosoi T, Takahashi H, Fukuchi Y, Ouchi Y. Glutathione S-transferase P1 (GSTP1) polymorphism in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Thorax, 1999; 54: 693-696.
17. Nazar-Steward V, Vaugan TL, Stapleton P, Van Loo J, Blades NB, Eaton DL. A population-based study of glutathione S-transferase M1,T1 and P1 genotypes and risk for lung cancer. Lung Cancer,2003; 40: 247-258.
18. Harries LW, Stubbins MJ, Forman D, Howard CW, Wolf CR. Identification of genetic polymorphisms at the glutathione S-transferase Pi locus and association with susceptibility to bladder, testicular and prostate cancer. Carcinogenesis, 1997; 18: 641-644.
19. Ryberg D, Skaug V, Hewer A, Phillips DH, Harries LW, Wolf CR, Qgreid D, Ulvik A, Vu P, Haugen A. Genotypes of glutathione transferase M1 and P1 and their significance for lung DNA adduct levels and cancer risk. Carcinogenesis,1997; 18: 1285-1289.
20. Miller DP, Liu G, De Vivo I, Lynch TJ, Wain JC, Su L, Christiani DC. Combinations of the variant genotypes of GSTP1, GSTM1 and p53 are associated with an increased lung cancer risk. Cancer Res, 2002; 62: 2819-2823.
21. Risch A, Wikman H, Thiel S, Schmezer P, Edler L, Drings P, Dienemann H, Kayser K, Schulz V, Spiegelhalder B, Bartsch H. Gluathione S-transferase M1, M3, T1 and P1 polymorphisms and susceptibility to non-small-cell lung cancer subtypes and hamartomas. Pharmacogenetics,2001; 11: 757-764.
22. Miller DP, De Vivo I, Neuberg D, Wain JC, Lynch TJ, Su L, Christiani DC. Association between self-reported environmental tobacco smoke exposure and lung cancer: modification by GSTP1 polymorphism. Int J Cancer, 2003; 104: 758-763.
23. To-Figueras J, Gene M, Catalan JG, Pique E, Borrego N, Corbella J. Lung cancer susceptibility in relation to combined polymorphisms of microsomal epoxide hydrolase and glutathione S-transferase P1. Cancer Lett, 2001; 173: 155-162.
24. Lin P, Hsueh YM, Ko JL, Liang YF, Tsai KJ, Chen CY. Analysis of NQO1, GSTP1 and MnSOD genetic polymorphisms on lung cancer risk in Taiwan. Lung Cancer, 2003; 40: 123-129.
25. Reszka E, Wasowicz W. Significance of genetic polymorphisms in glutathione S-transferase multigene family and lung cancer risk. Int J Occup Med Environ Health, 2001; 14: 99-113.
26. Stűcker I, Hirvonen A, Waziers I, Cabelguenne A, Mitrunen K, Cénée S, Koum-Besson E, Hemon D, Beaune P, Loriot MA. Genetic polymorphisms of glutathione S-transferases as modulators of lung cancer susceptibility. Carcinogenesis, 2002; 23: 1475-1481.
27. Katoh T, Kaneko S, Takasawa S, Nagata N, Inatomi H, Ikemura K, Itoh H, Matsumoto T, Kawamoto T, Bell DA. Human glutathione S-transferase P1 polymorphism and susceptibility to smoking related epithelial cancer; oral, lung, gastric, colorectal and urothelial cancer. Pharmacogenetics, 1999; 9: 165-169.
28. Frias FR, Gonzales C, Costa X, Campos F, Cotrina M, Jardi R, Miravitlles M, Vidal R. Screening for polymorphisms in exon 5 of the glutathione S-transferase P1 gene. Thorax, 2000; 55: 535-536.
29. Lewis SJ, Cherry NM, Niven RM, Barber PV, Povey AC. GSTM1, GSTT1 and GSTP1 polymorphisms and lung cancer risk. Cancer Lett, 2002; 180: 165-171.
30. To-Figueras J, Gene M, Catalan JG, Pique E, Borrego N, Carrasco JL, Ramon J, Corbella J. Genetic polymorphism of glutathione S-transferase P1 gene and lung cancer risk. Cancer Causes and Control, 1999; 10: 65-70.
31. Jourenkova N, Wikman H, Bouchardy C, Voho A, Dayer P, Benhamou S, Hirvonen A. Role of glutathione s-transferase GSTM1, GSTM3, GSTP1 and GSTT1 genotypes in modulating susceptibility to smoking-related lung cancer. Pharmacogenetics, 1998; 8: 495-502.
32. Miller SA, Dykes DD, Polesky HF. A simple salting out procedure for extracting DNA from human nucleated cells. Nucleic Acids Res, 1988; 16: 1215.
33. Kawajiri K, Nakachi K, Imai K, Yoshii A, Shinoda N, Watanabe J. Identification of genetically high risk individuals to lung cancer by DNA polymorphisms of the cytochrome P4501A1 gene. FEBS Lett. 1990; 263: 131-133.
34. Taioli E, Ford J, Trachman J, Li Y, Demapoulos R, Garte S. Lung cancer risk and CYP1A1 genotype in African Americans. Carcinogenesis 1998; 19(5): 813-817.
35. Gsur A, Haidinger G, Hollaus P, Herbacek I, Madersbacher S, Trieb K, Pridun N, Mohn-Staudner A, Vetter N, Vutuc C, Micksche M. Genetic polymorphisms of CYP1A1 and GSTM1 and lung cancer risk. Anticancer Research 2001; 21:2237-2242.
36. Lewis S, Niven R, Cherry N, Barber P, Cooper D, Powey A. A molecular epidemiological study of genetic susceptibility to lung cancer. Mutat Res, 1997; 379:161-169.
37. Kihara M, Noda K. Lung cancer risk of the GSTM1 null genotype is enhanced in the presence of the GSTP1 mutated genotype in male Japanese smokers. Cancer Lett 1999; 137(1): 53-60.
|
|