Dünya Alerji Organizasyonu Haziran ayının ikinci haftasını “Alerji Haftası” olarak kutlar; her yıl bu hafta için bir tema belirler ve bu tema ile ilgili farkındalığı arttırmayı hedefler. Bu yıl 13-19 Haziran Alerji Haftası olarak kutlanmakta olup, bu yılın teması “Anafilaksiye Dur Diyelim” olarak belirlenmiştir. Bu temanın belirlenmesinde koronavirüs aşıları ile ortaya çıkan anafilaktik şok reaksiyonlarının payı büyüktür. Alerjik reaksiyonların en şiddetlisi olan anafilaktik şok şimdiye kadar çok kimse tarafından bilinmediği için bu temayla farkındalığın arttırılması da amaçlanmıştır.
Anafilaksi; genellikle ani başlayan hızlı ilerleyen hayatı tehdit edebilen sistemik alerjik bir reaksiyondur. Belirtileri; vücutta kaşıntı, kızarıklık, kabarıklık, döküntü, gözlerde, dudaklarda, dilde, yüzde, küçük dilde şişme, ses kısıklığı, boğulma hissi, yutkunmada güçlük, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı, öksürük, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, sersemlik hissi, fenalaşma, tansiyon düşmesi, çarpıntı, bulantı, kusma, ishal, bilinç kaybı şeklindedir. İki ya da daha fazla organ sisteminin tutulması tanı için önemlidir. Eğer reaksiyona neden olan etken biliniyorsa bazen tek başına ses kısıklığı, boğazda tıkanıklık oluşması ya da hipotansif şok da anafilaksi tanısı koymak için yeterli olabilir. Aynı kişide farklı zamanlarda farklı etkenlerle farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Nadiren ölümle sonuçlanabilir; ölüm nedeni çoğunlukla tanı, tedavide gecikme, yanlış tedavi ya da tedaviye hastanın yanıtsızlığıdır. Anafilaksiye neden olan etkenler genellikle besinler, ilaçlar, gıda katkı maddeleri, film çekimlerinde kullanılan radyokontrast maddeler, arı zehri, süt, yumurta, meyveler, biyolojik ilaçlar, lateks gibi maddelerdir. En sık anafilaksiye neden olan besinler yer fıstığı, kabuklu çerezler, kabuklu deniz mahsulleri; ilaçlardan nonsteroid ağrı kesiciler, betalaktam grubu antibiyotiklerdir ancak her ilacın yatkın kişilerde anafilaksi yapma riskinin olduğu da akılda tutulmalıdır. Arı zehri de hem çocuklarda hem erişkinlerde en sık anafilaksi nedenleri arasındadır. Bazen egzersiz, polen, kırmızı et, seminal sıvı, son zamanlarda koronavirüs nedeni ile daha bilinir olan aşılar gibi nadir etkenler de tetikleyici olabilir. Bazen hiçbir etken bulunmadan da kişiler anafilaksi geçirebilir. Özellikle egzersizle tetiklenen anafilakside egzersizden önce tüketilen besinlerin sorumlu olabileceği düşünülmektedir. Alkol besinlerin hem alerjik özelliklerini arttırarak hem de sindirim sisteminden emilimini arttırarak normalde alerji yapmayan besinlerin alerji ve anafilaktik reaksiyon geliştirmesine sebep olabilirler. Nadir de olsa rahatlıkla kullanılabilen ilaçlar viral enfeksiyon sırasında anafilaksiye neden olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre normal popülasyonda anafilaksi sıklığı yılda 100000 kişide 50-112 arasında değişir. Yaşam boyu sıklığı % 0,3 -5,1 arasındadır. Erişkinlerde, infant ve çocuklarda görülebilir. Çocuklarda özellikle 0-4 yaş arasında daha sıktır. Son yıllarda farklı besinlerin tüketilmesi ile sıklığı artmaktadır. Ölüm oranı dünyadan verilere göre milyon kişide 0,35-1,06 arasında değişir. Adölesan ve erişkinde ölüm sıklığı daha fazladır. Türkiye’deki anafilaksi sıklığı için elimizde net veri olmamakla birlikte İstanbul’da ICD kayıtlarına göre sıklık 100000 kişide 1,95 olarak bildirilmiştir. Çocuklarda en sık etken besin, arı zehri ve ilaçlarken, erişkinlerde en sık arı zehri ve ilaçlardır.
Anafilaksi tanısı konulduğunda acilen kişinin varsa alerjiye neden olan maddeyle temasının kesilmesi, yatırılıp ayaklarının yukarı kaldırılması, solunum yolunun açılması ve en kısa sürede adrenalin uygulanması gerekir. Hastanın acilen sağlık kuruluşuna nakli ve burada takibi önemlidir. Daha önce anafilaksi geçiren kişi anafilaksiye neden olan madde ve benzerleri ile bir daha temas etmemeli, eğer tespit edilebildiyse eline riskli madde listesi verilmelidir. Anafilaksi geçiren kişi adrenalin oto enjektör adı verilen ve içinde adrenalin hazır olarak bulunan, kişinin kendi kendisine uygulayabileceği ilacı yanında taşımalıdır. Anafilaksi belirtilerinin neler olduğu, adrenalin otoenjektörün kullanımı kişinin kendisine, yakınına, çocuksa ebeveynlere, bakıcıya, öğretmenlere, kreş ve okul hemşiresine öğretilmelidir. Özellikle besin alerjisi, arı zehri alerjisi olan çocukların okul hemşirelerine adrenalin otoenjektör teslim edilmesi hayat kurtarıcı olabilir. Anafilaksi geçiren kişi alerjisi olan maddenin ismini bir künye, bileklik, kolye ya da kimlik kartı şeklinde üzerinde bulundurması hayati öneme sahiptir. Gıda ya da gıda katkı maddesi alerjisi olanlar alışverişte etiketleri ayrıntılı okumalı, alerjiye neden olabilecek içeriğe dikkat etmelidir. Restoranda ya da davetlerde yemeklerin içeriğini, sos kullanıldıysa sos içeriğini öğrenmeli, riskli yiyeceklerden uzak durmalıdır. İçinde bulunduğumuz yaz aylarında yeşil açık alanlarda, deniz kenarlarında zaman geçirildiği göz önüne alındığında özellikle arı zehri alerjisi olan kişilerin dikkatli olması gerekir. Adrenalin otoenjektör her zaman yanlarında olmalı, açık alanda yemek yerken yedikleri içtiklerinin üstüne arı konabileceğini unutmamalıdırlar. Mümkünse kapalı alanda yiyip içmeli, çiçek kokulu parfümleri kullanmamalı, içeceklerin üstünü mutlaka kapalı tutmalıdırlar. Arı zehrine karşı yapılan immünoterapi tedavi edici özelliğe sahiptir, bu nedenle arı zehri alerjisi olanlar mutlaka alerji hastalıkları uzmanlarına yönlendirilerek arı zehrine karşı aşı olmaları önerilmelidir.
SARSCoV2 son bir buçuk yıldır hayatımızı olumsuz yönde etkilemiş olup, etkin aşıların bulunması ile kısmen de olsa kontrol altına alınabilmiştir. Ancak bu aşıların duyarlı kişilerde anafilaksiye neden olması, aşıyı olmakla ilgili tereddütler doğurmuştur. Ülkemizde baştan beri uygulana Coronavac, son aylarda uygulanan Biontech-Pfizer aşısı ile de anafilaksi reaksiyonları bildirilmiştir. Sağlık çalışanlarında yapılan ve Mart ayında JAMA dergisinde yayınlanan çalışmada mRNA aşısı ile %98 kişide hiçbir reaksiyon tespit edilmemiş, 10000 aşılamadan 2,47’sinde anafilaksi geliştiği bildirilmiştir; anafilaksi geçiren tüm kişiler iyileşmiş, ölüm ya da yoğun bakım yatışı gerekmemiştir. Amerika’daki Hastalık Önleme ve Kontrol merkezinin verilerine göre ise bu aşılarla anafilaksi oranı 10000 aşılamada 0,025-0,11 olarak bildirilmiştir. Bu aşılar ile anafilaksi geçiren kişilerin özelliklerine bakıldığında yüzde 31’inin daha önce anafilaksi geçirmiş olduğu, bunların da %5’inin şiddetli besin alerjisi, yüzde 1’inin şiddetli ilaç alerjisi olduğu saptanmıştır.
mRNA aşılarının içinde bulunan polietilen glikol ve polisorbat maddelerine karşı şiddetli alerjisi olan kişilerin, Covid aşısının ilk dozu ile şiddetli alerjik reaksiyon geçirmiş olan kişilerin uzman doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir. Çeşitli tipte ve içerikte Covid aşılarının bulunması bu hastalar için alternatif aşı bulmakta rahatlatıcı olmuştur. Ancak anafilaksi riski taşıyan hastaların Covid aşılarını mümkünse hastane ortamında olmaları, aşı olmadan önce doktoru alerjileri ile ilgili bilgilendirmeleri gerekir. Covid-19 hasatlığının yaratacağı ciddi hastalık ve ölüm riski göz önüne alındığında, acil önlemlerin alındığı ortamda yapılan aşıların hayati riski ve yan etkileri göz ardı edilebilecek kadar azdır.
Sonuç olarak anafilaksi alerjik reaksiyonlar arasında en ciddi olanıdır. Anafilaksi açısından riskli kişilerin alerjisi olan maddelerden sakınmaları, arı zehri alerjisi olanlar için aşı tedavisi önerilmelidir. Daha önce anafilaksi geçirmiş kişiler adrenalin oto enjektör yanında bulundurmalıdır. Bu tür reaksiyon geçiren kişilerin ileri tetkiklerinin yapılması, alerjiye neden olan maddenin tespit edilebilmesi ve tedavisi için mutlaka alerji hastalıkları uzmanına gitmeleri önerilir.
TÜSAD Astım ve Alerji Çalışma Grubu