Gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılında yıllık 22 milyon vaka ortaya çıkacak
4 Şubat “Dünya Kanser Günü”, ilk olarak 2005 yılında ülkemizin de yakın iş birliği içerisinde bulunduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) ve iş birliğindeki kuruluşlarla birlikte her yılın aynı günü küresel kampanyalarla insanların bilinç düzeyini arttırmak ve kansere ilişkin farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu etkinliklerle kanser konusundaki eğitim düzeyini ve farkındalığı arttırarak her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmek amaçlanmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde dolaşım sistemi hastalıklarından sonra ikinci ölüm sebebi kanserdir. Dünya üzerinde 2020 yılında 19 milyon 292 bin kişiye kanser teşhisi konulurken, 9 milyon 958 bin kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Akciğer kanseri 1,8 milyon ölümle (%18) kanser ölümlerinin önde gelen nedeni olmaya devam ederken, bunu kolorektal (%9,4), karaciğer (%8,3), mide (%7,7) ve meme (%6,9) kanserleri izlemektedir.
2018 yılında 18,1 milyon kanser teşhisi ve 9,6 milyon kanser nedeniyle ölüm görülmüş olup oranlar 2020 yılı ile karşılaştırıldığında dünya üzerinde kanser yükünün arttığı görülmekte ve kansere karşı gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılında yıllık 22 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerileri doğrultusunda; 2008 yılından itibaren Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında birinci basamak ve 2.-3. basamak sağlık kuruluşlarında kanser taraması yapılmaktadır. Ülkemizde 2020 yılında 3,5 milyon, 2021 yılında ise 4,5 milyon kanser taraması yapılmıştır. Ülkemizde yürütülen Ulusal Kanser Tarama programımızda, meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanseri taraması yapılmaktadır.
Akciğer kanseri, kanser nedeniyle ölümlerin en sık sebebi iken; akciğer kanseri için rutin bir tarama programı dünya çapında yaygın değildir. Akciğer kanseri taramasının akciğer kanseri nedeniyle ölüm oranlarını azaltacağı düşünülmektedir. Akciğer kanserinin taramasında en etkili test düşük doz bilgisayarlı tomografidir ve radyasyon yükü ve hatalı test sonuçları gibi bazı riskleri en aza indirebilmek için tarama programlarının sadece yüksek hastalık riskine sahip olduğu düşünülen kişilere (sigara içmekte olan ya da sigara içmiş ve bırakmış, 50 ile 74 yaş arası kişiler) sunulması planlanmaktadır.
Akciğer kanseri tanısı semptomlara (kronik öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi) bağlı tespit edildiğinde kanserin ileri evrede olması olasıdır. Günümüzde ileri evre akciğer kanserinde “Hedefe Yönelik Tedaviler” ve “İmmunoterapiler”in sağkalım üzerine etkisi olduğunu bilinmekle birlikte kanserin erken tanısı, kanser tedavilerinin etkili olma şansını artırır ve daha uzun yaşam süresi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yardımcı olur.
Kanser için risk faktörleri belirlenmiştir. Tütün ve tütün ürünleri kullanımı, obezite, meyve ve sebzeden fakir diyet, fiziksel aktivite eksikliği, alkol kullanımı, Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu, hepatit veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet, ultraviyole radyasyon maruziyeti, kentsel hava kirliliği ve katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekân dumanı kanser için bilinen risk faktörleridir. Tütün kullanımı, kanser gelişiminde en önemli risk faktörü olup sigarayı bırakmak için destek sunulması, kanser tarama programlarının çok daha etkili olmasını sağlayacaktır.
Bu yılki kanser günü teması kanser bakımında eksikliklerin giderilmesi ve bu konuda yapılabileceklerdir. Bizler bu süreçte hasta ve yakınları ile sürekli iş birliği içinde olmalıyız. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanserde erken tanıya öncelik verilmesi ve bu yönde multidisipliner yaklaşım içeren uygulamaların yaygınlaştırılması konusunda halkımızı bilgilendirmeyi görev biliyoruz.
TÜSAD Akciğer Çalışma Grubu adına
Başkan Doç. Dr. Pınar Akın Kabalak