Tükenmeyen Nefesle

Skip Navigation LinksANA SAYFA : Basın Bildirileri : 24 Mart 2010 Dünya Tüberküloz Günü Basın Bildirisi

24 Mart 2010 Dünya Tüberküloz Günü Basın Bildirisi

TÜRKİYE SOLUNUM ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
TÜBERKÜLOZ ÇALIŞMA GRUBU
24 Mart 2010 Dünya Tüberküloz Günü Basın Bildirisi
İNCE HASTALIK HALA ARAMIZDA

Tüberküloz yani halk arasındaki adıyla 'ince hastalık' verem, sinsice yayılıyor. Her yıl bine yakın verem hastası tedavi terki veya takip yetersizliği nedeniyle gerekli tedaviyi alamamakta ve bu hastalardan etrafa olası dirençli mikroplar yayılmaya devam etmektedir 

Ülkemizde son üç yıldır yıllık verem savaş raporları yayınlanmaktadır. Son raporda (2009 yılı), tahmin edilen yeni tüberkülozlu hasta sayısı 19.694, kayıtlı yeni tüberkülozlu hasta sayısı 17.781 ve yıllık hastalık görülme hızı yüz binde 27,9’dur. Bu değer DSÖ sınıflamasındaki düşük hıza (25/100.000) oldukça yakındır. Son iki raporda %80’in üzerindeki tanı ve %90’lar civarındaki tedavi başarısı oranlarıyla, ülkemiz DSÖ’nün hedeflediği “%70 tanı ve %85 tedavi başarısı” hedeflerinin üzerine çıkmıştır.

Ancak halen tüberkülozun görülme hızı istenilen rakamların üzerindedir. Ülkemizde, hasta olmamasına karşın vücudunda mikrop barındırdığı kabul edilen 12-15 milyon kişi olduğu tahmin edilmektedir. Bu nedenle tüberküloz daha uzun bir süre ülkemiz için sorun olmaya devam edecektir. Hastalık halen genç yaş grubunu etkilemekte ve hala tüberküloz menenjit görülmektedir. Genç nüfustaki hastalık görülme hızı yüksekliği, yeni bulaşların devam ettiğini göstermektedir. Ayrıca her yıl 1000 kadar tüberküloz hastası tedavi terki veya takip yetersizliği nedeniyle gerekli tedaviyi alamamaktadır. Bu hastalar toplum içinde serbestçe dolaşıp etrafa olası dirençli mikropları yaymaya devam etmektedir. Bu hastalar toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Ülkemizin ilk göğüs hastalıkları uzmanlık derneği olan ve tüberküloz ile uğraşan çok sayıda bilim insanını bünyesinde barındıran Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, Tüberküloz Çalışma Grubu oluşturmuş, ülkemizde ve dünyada tüberküloz hakkındaki gelişmeleri yakından takip etmiş, bilimsel çalışmalar yaparak ulusal politikaların oluşmasına öncülük etmiştir. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, son yıllarda Sağlık Bakanlığının kararlı bir şekilde tüberküloz sorununun üzerine gitme çabasını çok olumlu bir gelişme olarak değerlendirmektedir.

Veremle savaşta hedeflere ulaşmak kadar, hedefleri sürdürmek de önemlidir. Bu anlamda değişen sağlık politikalarının, özellikli bir hastalık olan veremi ve veremle savaşı göz ardı etmemesi gerekir.

Geçmişten Günümüze Tüberküloz

Tarihin en eski hastalıklarından biri olan tüberküloz, “Mycobacterium tuberculosis” basilinin etken olduğu solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Asırlar boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olan bu hastalığın etkenini Alman mikrobiyolog Robert Koch bulmuş ve bunu 24 Mart 1882’de tüm dünyaya ilan etmiştir. Tüberküloz mikrobunun keşfinin 100. yılı olan 1982 yılında, “Uluslararası Tüberküloz ve Akciğer Hastalıkları ile Savaş Birliği” 24 Mart tarihinin “Dünya Tüberküloz Günü” olmasını kararlaştırmış, 1996 yılında da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 24 Mart tarihini tüberkülozla mücadele günü kabul etmiştir.

Dünya nüfusunun üçte biri tüberküloz mikrobuyla karşılaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl yaklaşık 8,4 milyon insan bu hastalığa yakalanmakta ve 2 milyon insan bu hastalık nedeniyle ölmektedir. Dolayısıyla tüberküloz ciddi bir halk sağlığı sorunudur.

19. yy ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemeye başlayan tüberküloz ve bu yüzyılın sonunda birçok padişahın ölümüne yol açacak yaygınlığa ulaşmıştır. I. Dünya Savaşının getirdiği yoksulluk nedeniyle hastalık Anadolu’ya yayılmış ve 1950 öncesi dönemde en sık ölüm nedeni olmuştur. Hastalığın bu kadar yoğun olduğu yıllarda veremle savaş çalışmaları başlamıştır. Yurt çapında verem savaş dispanserleri, göğüs hastalıkları hastaneleri, bölge laboratuvarları açılmış, BCG aşı kampanyaları, mikrofilm taramaları yapılmıştır. 1948 yılında İstanbul Verem Savaş Derneği Başkanı olan Prof. Dr. Tevfik Sağlam önderliğinde bir araya gelen 42 ilin verem savaş dernekleri “Ulusal Verem Savaşı Derneğini” kurmuştur. 11.04.1949 tarihinde çıkarılan 5368 sayılı “Verem Savaşı Hakkındaki Kanun” ile resmi anlamda tüberküloz kontrol çalışmaları başlamıştır. 1970-75 yıllarına kadar yapılan tüberküloz mücadelesinden çok iyi sonuçlar alınmıştır. Ancak 1975-80 arasında tüberkülozun artık kontrol altına alındığı görüşü, kamuoyu ve devletin verem savaşına ilgisini azaltmıştır. Veremle mücadele hızı azalmış, dispanser çalışmalarında organizasyon bozukluğu olmuş, BCG aşı kampanyaları eski gücünü yitirmiş ve tüberkülozun geriletilmesinde hedeflenen değerlere ulaşılamamıştır. Nitekim 1980’den sonra yapılan çalışmalarda infeksiyon riskinin artmaya başladığı görülmüştür. Tüberküloz ilaçlarının serbestçe satılıyor olması, yeterli kayıt-ihbar ve denetleme sisteminin kurulmamış olması, tüberkülozlu hastaların tedavi ve takip yetersizliği, hastalara zamanında ve yeterince ilaç sağlanamaması programın yetersiz kalmasından sorumlu tutulan başlıca faktörler olmuştur. Yetersiz tedavi edilen hastaların ölüm oranları azalmış ancak, tam tedavi edilememe nedeniyle hem infeksiyon yayılmış hem de ilaçlara dirençli kronik olguların sayısının artmıştır.
Durum dünyada da farklı olmamıştır. Hükümetlerin hastalık kontrolü konusunda politik kararlılık göstermemesi, kötü yönetilen tüberküloz kontrol programları, nüfus artışı, göçler, HIV infeksiyonundaki artış nedeniyle tüm dünyada tüberküloz görülme hızı artmış ve 1993 yılında DSÖ ilk kez bir hastalık için acil durum ilan etmiştir. 1990’lı yıllarda başlayan “Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS)” uygulamaları hızla tüm dünyaya yayılmıştır. 2006 yılı Haziran ayında ülke çapındaki tüm dispanserlerde DGTS uygulamasına resmen başlanmıştır. DGTS ülkemizde verem savaşının temelini oluşturmaktadır.

Ülkemizde tüberküloz tedavisinde standart yaklaşım doğrudan gözetimli tedavidir. Doğrudan gözetimli tedavi, tüberküloz hastasının tüm tedavi suresince ilaçlarının her dozunu denetlenen bir görevli ya da sorumlu kişinin gözetiminde içmesi ve bu durumun kaydedilmesi esasına dayanır. Bu tedavi tüm Türkiye’de dispanserler tarafından yürütülmekte ve ilaçlar ücretsiz olarak hastalara verilmektedir.

TUSAD
Tüberküloz Çalışma Grubu 

ÜYE GİRİŞİ


Şifremi Unuttum
  

TÜSAD ÜYELİK BAŞVURUSU

ETKİNLİK TAKVİMİ

Aralık 2024
PztSalÇarPerCumCmtPaz
2526272829301
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
303112345
 LookUs & Online Makale