Verem/ tüberküloz, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara
yol açan, ölümcül seyreden, Hipokrat’ın ‘phytisis’ ( erime/tükenme) olarak tanımladığı bu hastalığın nedeninin bir mikrop olduğunu Robert Koch, 24 Mart 1882’de göstermiştir. Böylece hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilk ilaçlar bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün önerisi ile, 1996 yılından beri 24 Mart tarihi ‘ Dünya Tüberküloz Günü’ ilan edilmiştir. Bu tarihte yapılacak etkinliklerle hastalık için farkındalık yaratmak amaçlanmıştır.
Dünya nüfusunun üçte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Basil ile enfekte her on kişiden birinde aktif hastalık gelişmektedir. Yayma pozitif akciğer tüberküloz hastası, tedavi edilmediği taktirde 10 yıl içinde %70 oranında hastalık nedeniyle ölür.Aynı zamanda tedavi edilmemiş her olgu halk sağlığı için bir tehdit olmaya devam eder. Tüm bu nedenlerden dolayı hasta kişilerin etkin tedavi edilmesi, enfekte popülasyonun tarama testleri ile ortaya çıkartılıp koruyucu tedaviye alınması önem kazanmaktadır.
Tanı ve tedavideki tüm gelişmelere rağmen, Tüberküloz günümüzde hala en çok öldüren enfeksiyon hastalığıdır. 2015 yılında DSÖ verilerine göre dünyada 10,4 milyon tüberküloz hastası olduğu bunların 1,8 milyonunun tüberküloz nedeni ile öldüğü bildirilmiştir ki bu sayı ile tüberküloz dünyada en çok ölüme yol açan nedenler arasında beşinci sıradadır.
Tüberküloz tedavisi uzun ve meşakkatlidir. Hastanın tedaviye uyum sağlaması ve tedaviyi sürdürebilmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. DSÖ ilk defa 1991 de Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) yi tanımlamıştır. Hastanın her doz ilacı gözetim altında içmesi ve kayıt altına alınması esasına dayanır. . Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından alınan kararla, 2006 yılında DGTS programı uygulanmaya başlanmıştır. O zamandan beri ülkemizde tüberkülozla mücadelede önemli başarılar sağlanmış ve yüz güldürücü sonuçlar elde edilmiştir. DSÖ’ nün önerdiği yayma pozitif vakaların %70’ ini bulma ve %85 tedavi hedeflerinin de üzerine çıkılmıştır.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu raporuna göre, Türkiye’de yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık %6-7 oranında azalmaktadır. Toplam olgu hızı 2005 yılında yüz binde 28 iken günümüzde bu oran yüz binde 16,2’ye kadar düşüş göstermiştir. 2015 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz hasta sayısı 12 722’dir.Bunların 872 ‘si yabancı ülke doğumludur ve 489’u Suriyelidir. Yıllar içinde yabancı ülke doğumlu hastaların sayısı giderek artmaktadır. Göçmen nüfusun sayısının artması, sosyal problemlerinden dolayı takibinde güçlükler yaşanması ülkemizin tüberküloz savaşındaki başarısı için risk oluşturmaktadır.
Diğer bir problem ise ilaçlara dirençli tüberkülozdur. Dünyada tahmini 480.000 çok dirençli tüberküloz hastası vardır, bu sayı ülkemizde 304 olarak tahmin edilmektedir ve 238’i tedavi altındadır. Direnç oranının yüksek olduğu yerlerden ülkemize gelen hastalar da diğer bir tehdit unsurudur. Günümüzde kullanılan ileri teknolojili testler sayesinde tüberküloz tanısını ve direnç testlerini saatler-günler içinde elde edilebilmektedir. Ülkemizde pek çok merkezde bu tetkikler yapılabilmektedir. Tüberkülozda başarının temel taşı hastanın ilaçlarını içmesidir, en ileri tetkiklerin yapılması, tüm ilaçların temin edilmesi hasta ilaçlarını içmezse hiçbir işe yaramaz.
2030 yılı için Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri (SGH), Birleşmiş Milletler tarafından 2015’te kabul edildi. Hedeflerden birisi, küresel TB epidemisini sonlandırmaktır. Dünya Sağlık Asamblesi tarafından DSÖ’nün TB’yi Bitirme (End TB) Stratejisi 2014’te onaylanmıştır, buna göre, 2015 yılı ile kıyaslandığında 2030’da Tüberküloz ölümlerinde %90 ve Tüberküloz insidansında %80 azalmayı hedeflemiştir.Diğer bir hedefte tüberküloz hastalığının ailelere ekonomik yük oluşturmamasının sağlanmasıdır. Tüberküloz hastalarına sosyal ve ekonomik destek sağlanması hastaların tedaviye uyumunu arttıracaktır.
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) kamu yararına çalışan dernek kimliği ile tüberküloz savaşının sürdürülmesinde üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir.
Türkiye Solunum Araştrımaları Derneği
Tüberküloz Çalışma Grubu |