17 Mart Dünya Uyku Günü Basın Bildirisi
DÜNYA UYKU GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
“Uyku Sağlık İçin Gereklidir”
Uyku, beslenmek veya egzersiz yapmak gibi kişinin fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlığı için temel bir süreçtir. Halen toplumda sağlık için önemi yeterince bilinmemektedir. Sağlıklı bir uykunun önemini vurgulamak ve uyku hastalıkları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla, Dünya Uyku Derneği tarafından her yıl Mart ayında farklı bir slogan kullanılarak “Dünya Uyku Günü” aktiviteleri planlanmaktadır.
Bu konuda Dünya’nın dört bir yanından binlerce uyku sağlığı uzmanı ile birlikte yapılacak olan toplantılar sunumlar uyku sağlığını teşvik etmek için önemli bir fırsattır. Bu yıl slogan “Uyku Sağlık İçin Gereklidir” olarak belirlenmiş olup 17 Mart 2023 tarihinde ülkemizde de insan sağlığı üzerinde uykunun ne kadar önemli olduğu vurgulanması planlanmakta idi. Ancak 6 Şubat sabahında ülkece çok büyük bir sarsıntı geçirerek uyanmamız hepimizin uykularını altüst etti. Güneydoğudaki 11 ilimizde meydana gelen şiddetli deprem hepimizi çok üzdü. Bölgede yaşayan insanların vefatları, kayıpları veya yaralı yurttaşlarımızın acıları kaygılara yol açtı. Depremden etkilenenler tekrarlayan artçılar nedeniyle uyuyamadılar, deprem bölgesinden uzak olan vatandaşlarımızın ise olayın üzüntüsü ile çoğu geceler gözlerine uyku girmedi. Toplumun önemli bir kesiminde ciddi bir kaygı bozukluğu gelişti. ‘’Bir gece aynı şekilde bir sarsıntı da biz yaşar mıyız?’’ sorusu herkesin aklında önemli bir soru işareti olduğu için kişiler ya uyuyamıyor ya da sık sık uykuları bölünüyor.
Oysaki diğer ülkelerde olduğu gibi bizde ülkemizde bu yıl kaliteli bir uykunun insan sağlığı için ne kadar önemli olduğunu vurgulayan aktivitelerde bulunup uyku kalitesini iyileştirmek için önemli stratejileri vurgulayacaktık.
Esas olarak uykuda solunum bozuklukları neden oldukları komplikasyonlar sebebiyle en çok üzerinde durduğumuz konu iken bu yıl her yaştan yurttaşımızda stres/anksiyete kaynaklı uyku bozuklukları halk sağlığını olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır.
Stres/anksiyete kaynaklı uyku bozuklukları ile uykuda solunum bozukluklarıyla arasında ayırt edici farklar nelerdir?
Stres/anksiyete kaynaklı uyku bozukluğu uykuya dalamama, geç saatlere kadar uyuyamama ya da sık sık uyku bölünmesi sonucunda kanda gece boyu adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının salınmasına, uyanıklığın artışına ve yetersiz uykuya neden olur. Uykuda solunum bozuklukları uyku esnasında solunum durması sonucunda kan oksijen düzeyinde düşme ve beraberinde stres hormonlarının kanda yükselmesine neden olur. Esasında her iki durumda başta kalp damar sistemi olmak üzere hipertansiyon, ritim bozuklukları, kalp krizleri ve diyabete neden olur. Birisi uyuyamadan ya da normal uykunun sık bölünmesinden uyku apnesi ise uykuda anormal solunum bozukluğu/solunum durmaları nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Yaşadığımız afet nedeniyle uyku düzeni bozuldu, diğer riskler de göz önüne alındığında bu durum uykuda solunum rahatsızlıkları açısından ne gibi riskler yaratır? Hangi hastalıkların oluşma riski vardır?
Uykuda solunum bozuklukları açısından en büyük risk tanı almış hastaların CPAP/BİPAP cihazlarını elektrik kesintisi, cihazlarının göçük altında kalması, çadır veya konteynerlerde 4-5 ailenin bir arada yaşaması nedenleriyle kullanamamasıdır. Bilindiği üzere CPAP/BİPAP tedavisi uykuda solunum bozukluklarında kalp-damar hastalıklarının gelişimini önlemede veya kontrolünü sağlamada en etkin tedavi yöntemlerinden biridir.
Diğer taraftan afet nedeniyle oluşan kaygı bozukluğu, barınma sorunları uyuyamama, uykuya dalamama, uzamış uyku fazına ve bölünmüş uykuya neden olarak gece dinlenmek ve dinlendirici hormonların salınmasına engel olarak gece boyu adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının salınmasına neden olarak kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.
Uykuda solunum rahatsızlıklarının belirtilerini gösteren kişiler hangi hekimlere başvurabilir, nasıl destek alabilirler?
Uyku hastalıkları 7 ana grupta sınıflandırılmış olup uykuda solunum bozuklukları ile ilgili durumlarda öncelikle Göğüs Hastalıkları başta olmak üzere, kulak burun boğaz ve nöroloji gibi uyku alanında deneyimi olan hekimlere başvurulmalıdır. Ancak kaygı/stres kaynaklı uyku bozukluklarında ise öncelikli olarak hastalar bu konuda deneyimli psikiyatri hekimlerince mutlaka değerlendirilmelidir.
Ülkece genel sağlığımızı etkileyen uyku bozukluklarını gidermek için bu durumda neler yapılabilir.
- Neredeyse ülkemizin 1/8’i bu felaketten doğrudan etkilendi. Barınma koşullarının hızla düzeltilerek ısınma, yatak, kalabalık ve gürültü gibi sorunların azaltılması insanları normal uyku düzenine biraz daha yaklaştıracaktır.
- Uykuda solunum bozukluğu nedeniyle CPAP/BİPAP kullanan hastalar için SGK kayıtları incelenerek cihazları tekrar temin edilmeli, cihaz edinen hastalar için kesintisiz güç kaynağı olan çadır veya konteynerler sağlanmalıdır.
- Kaygı bozukluğu gün içerisinde de bir takım tutum ve davranış bozukluğuna neden olarak kişinin kendisine veya çevresine zarar vermesine neden olabilir. Uyku hastalığı gelişen veya bu nedenle medikal tedavi alan hastalar için mobil sağlık sistemleri oluşturulmalı, sağlık kuruluşlarında ise merkezlerin sayı ve kapasiteleri artırılmalıdır.
Normal şartlarda uyku süresi yaşla ve kişiden kişiye değişmektedir. Yetişkinler için normal uyku süresi ortalama 6-8 saat olup bölünmeden tercihan gün ışığının olmadığı sürede sirkadyen ritme uygun zaman diliminde geçirilmeli, bu koşullarda ise insan sağlığı açısından vazgeçilmez bir süreç olan uyku için uygun şartlar bir an önce sağlanabilmelidir.
Ülkece yaralarımızı hızla saracağımız yaşam koşullarının yine eskisi gibi normal şartlarda yaşanacağı nice sağlıklı günlere kavuşmak dileğiyle…
Uykuda Solunum Bozuklukları Çalışma Grubu adına,
Prof. Dr. Asiye Kanbay