17 Eylül 2020
14-20 Eylül 2020 Dünya İPF Farkındalık Haftası Basın Bildirisi
14-20 EYLÜL DÜNYA İPF FARKINDALIK HAFTASINA İLİŞKİN TÜSAD BASIN AÇIKLAMASI
İNATÇI KURU ÖKSÜRÜKLERİ İHMAL ETMEYİN
Bütün hastalıkların tedavisinde erken tanı ve tedavi büyük önem taşıyor. Ancak bazı hastalıklar yeterince bilinmedikleri için belirtileri ihmal ediliyor. Bu hastalıklardan biri de İPF yani; İdiyopatik Pulmoner Fibrozis. Bu hastalığın Türkiye’de görülme sıklığı 100 binde 5. KOAH ya da astım hastalıkları ile karşılaştırılabiliyor. Bu nedenle bu konuda farkındalık oluşturmak büyük önem taşıyor. Halk arasında “akciğer sertleşmesi” olarak bilinen İPF nispeten nadir görülen bir hastalık olması nedeniyle belirtileri göz ardı edilebiliyor. Tedaviye erken başlanması halinde olumlu gelişmeler görülüyor.
IPF’nin herhangi bir spesifik semptomu olmamasına rağmen, çoğu hasta özellikle egzersiz yaparken, inatçı kuru öksürük ve ilerleyen nefes darlığı ile başvuruyor. Ayrıca, hastaları bu duruma yatkın hale getirebilecek romatoid artrit veya lupus gibi belirli cilt ve eklem rahatsızlıkları ile ilişki de gözleniyor.
IPF akciğerlerin yaralanmasına neden olan ve maalesef tedavi edilemez bir durum. Solunum verimini düşürüyor ve zamanla giderek kötüleşebiliyor. Oluşan yara dokusu vücut tarafından veya herhangi bir ilaçla onarılamadığı için şu anda kesin bir tedavisi bulunmuyor. Bu nedenle, son zamanlarda geliştirlen ilaçlar sayesinde daha önce hiçbir tedavi olasılığı olmayan bu hastalıkta yara dokusunun oluşma hızını yavaşlatabiliyor, semptomları kontrol altına alabiliyor ve yaşam süresini uzatabiliyoruz.
İPF’nin özellikle sigara içme öyküsü olan ileri yaş erkek hastalarda görülme sıklığı daha fazla. Açıklanamayan, giderek artan nefes darlığı ve öksürük şikayetleri olduğunda ve uzun sürdüğünde mutlaka bir göğüs hastalıkları hekimine başvurulması gerekiyor. Tanı için bilgisayarlı akciğer tomografisi, difüzyon testi, kan tetkikleri, otoantikorlar gibi testlere ihtiyaç var. Gerek duyulduğu taktirde akciğer biyopsisi yapılarak tanı konulabiliyor. Tanı konulmuş hastalarda altta yatan bir etken saptanamadığında idiyopatik yani nedeni bilinemeyen pulmoner fibrozis olarak hastalık adlandırılıyor.
İPF’nin kesin bir tedavisi olmamakla birlikte tedavi konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda geliştirilmiş ilaçlarla hastaların yaşam süresi uzatılmış, atak geçirme sıklığı ve şiddeti azalmış, hastalarımızın hastaneye yatışları azalmıştır. Bu tedavilere ulaşılabilmek içinse mutlaka hekiminize başvurmanız gerekiyor.
COVID-19 pandemisi döneminde İPF hastalarının tedavi süreçlerini aksatmadan devam ettirmeleri çok önemli. Koronavirüs riski ile ilgili İPF hastalarına dair henüz bir çalışma bulunmuyor. Bu nedenle diğer kronik hastalıklara sahip olanların aldığı sıkı önlemlerin bu hasta grubu için de geçerli olduğunu bir kez daha hatırlatmalıyız. İPF hastaları bu dönemde tedavi süreçlerini aksatmaması ve düzenli ilaç kullanımına devam etmesi önemini koruyor. Herkes gibi, bu dönemde İPF hastaları için de maske, mesafe ve hijyen kuralı büyük önem taşıyor.
Genel olarak 60 yaş üzerinde ve erkeklerde daha sık görülen bu hastalığın Türkiye’de görülme sıklığı 100 binde 5. İPF erken dönemde belirti vermeyebiliyor. Eforla gelişen nefes darlığı ve kuru öksürük, en sık görülen şikayetler oluyor. Nefes darlığı genellikle sinsi bir şekilde ortaya çıkıyor ve ilerliyor. Öksürük de genellikle kuru vasıfta ve inatçı özellik gösteriyor ve öksürük kesici ilaçlar etkisiz kalıyor. Hastalar bu şikayetlerin yaşlanmaya veya sigara kullanımına bağlı geliştiğini düşünüyor. Ayrıca, hastaların yüzde 30’unda parmak uçlarında genişleme de (çomak parmak) görülüyor. Bu şikayetlerin dışında halsizlik, güçsüzlük, iştahsızlık ve kilo kaybı da hastalığın diğer belirtileri arasında yer alıyor. İPF belirtileri astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) gibi hastalıklarla karışmasına neden olabiliyor. Hastalığın seyrinin takip edilmesinde de solunum fonksiyon testleri, altı dakika yürüme testi ve difüzyon testi gibi testlerden de yararlanılıyor. Erken tanı sayesinde akciğer fonksiyonlarında ileri düzeyde kayıp ortaya çıkmadan tedaviye başlanabiliyor.”
Doç. Dr. Funda Coşkun
TÜSAD Difüz Parankimal Akciğer Hastalığı ve Pulmoner Vasküler Hastalıklar Çalışma Grubu Başkanı