5 Nisan 2021
24 Mart Dünya Tüberküloz Günü Basın Bildirisi
Dünya nüfusunun 4’te biri verem mikrobu taşıyor!
Robert Koch tarafından Mycobacterium Tuberculosis basilinin keşfedildiği tarih olan 24 Mart 1882 gününe ithafen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), her yılın 24 Mart gününü ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” olarak belirlemiştir. Böylece, tüberküloz farkındalığının artırılması, tüberkülozu sona erdirmek amacıyla yapılan çalışmaların ivme kazanması amaçlanmıştır. TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu olarak bu kapsamda, ülkemizde göğüs hastalıkları branşının doğuşu ve gelişmesine vesile olan tüberküloz hastalığı konusunda her yıl olduğu gibi bu yıl da toplumumuzu bilgilendirmek istiyoruz.
Hastalığın sebebi “mycobacterium tuberculosis” isimli bir basildir. Vücutta hemen tüm organlarda hastalık yapabilse de en sık akciğer tüberkülozuna neden olur. Akciğer tüberkülozu yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle, sadece hastayı değil, tüm toplumu tehdit eden bir sağlık problemidir.
Verem/tüberküloz (TB) hastalığı, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara yol açan, ölümcül seyreden, Hipokrat’ın ‘phytisis’ (erime/tükenme) olarak tanımladığı, halk arasında ‘ince hastalık’ olarak tanınan bu hastalıkta, neden olan mikrop keşfedildikten sonra hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilaçlar bulunmuştur. Günümüzde tüberküloz hastalığı, tedavi edilebilir/önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir.
Dünya nüfusunun 4’te biri (yaklaşık 2 milyar kişi) vücudunda verem mikrobunu taşımaktadır. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır.
Ülkemizde 2017 yılında TB tanısı alan toplam hasta sayısı 12.046’dır. Başarıyla yürütülen tüberküloz savaşı sonucu ülkemizde kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama %5 düşüş görülmektedir. 2005 yılında toplam 20.535 hasta kaydedilmiş ve görülme sıklığı yüz binde 29,4 iken, 2017 yılında yüz binde 14,6’ya düşmüştür.
Ülkemizde tüberküloz kontrolünde “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri” ve “Tüberkülozu Durdurma Stratejisi Hedefleri”ne ulaşılmış olup, dünyada tüberküloz eliminasyonu konusunda belirlenmiş hedef olan, 2050 yılına kadar küresel tüberküloz insidansının milyonda birin altına düşürülmesi yönünde çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir.
Solunum yoluyla alınan verem mikrobu verem enfeksiyonuna yol açar. Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Enfekte olan kişilerin %5’i 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur, %5’inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, vücutta beklemekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar.
Başta akciğerlerde yerleşir, fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, kronik bir hastalıktır. Dolayısıyla en sık akciğerleri olmak üzere tüm organları (lenf bezleri, kemik, böbrek, beyin vb.) tutabilir. Tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir.
Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık %5-15’i daha sonraki yıllarda verem hastası olur.
Verem hastalığı gelişiminde riskli gruplar; 5 yaş altındaki çocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma ya da baş, boyun, akciğer kanseri olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ya da alkol kullananlardır.
Belirtileri ise; en erken ve en sık belirtisi 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır.
Tüberkülozdan korunmanın en etkili yolu erken teşhis ve başarılı tedavidir.
İki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır!
Verem, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Verem hastaları, konuşma, öksürme ve hapşırma ile ortama verem mikrobu içeren damlacık yayarlar.
Hastaların öksürme ve hapşırma sırasında ağızlarını mendille kapatmaları hayati önem taşır. Koronavirüs pandemisi yaşadığımız günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemleri veremden korunma için de geçerlidir.
Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Bu nedenle hastalar ve hasta temaslıları bulundukları ortamları sık sık havalandırmalıdır.
Verem teşhisinde en önemli yöntem balgamda verem mikrobunun mikroskopla araştırılmasıdır. Balgamında mikrop görülen hastalar çevrelerindeki kişilere hastalığı bulaştırır.
İlaçlarını düzenli kullanan hastalar başkalarına hastalık bulaştırmaz. Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar verem savaşı dispanserlerinde ücretsiz olarak verilir.
Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte eder. Tedavisiz hasta çevresindekilere verem mikrobunu saçmaya devam eder.
Verem hastaları ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre (6-9 ay) kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara karşı direnç kazanabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisi daha uzun sürer (18-24 ay), daha fazla ilaç kullanılmak zorunda kalırlar ve bazen hasta kaybedilebilir. Bu hastalar toplum sağlığını da tehdit ederler.
Verem hastalığı düzenli ilaç kullanmakla 6-9 ayda tamamen iyileşir
Verem hastalığından korunma hastalığın gelişimini önlemede önemlidir. Hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar mutlaka verem savaşı dispanserlerine başvurarak muayene olmalıdır. Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenler tedavi edilir. Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir.
Koruyucu ilaç tedavisinde 6 ay süre ile düzenli ilaç kullanımı gereklidir Ülkemizde, tüm sağlık kuruluşlarında tüberküloza yönelik tanı ve tedavi hizmetleri ücretsiz olarak verilmektedir. Duyarlı ve dirençli TB hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçlar, Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak sağlık kuruluşları eliyle hastalarımıza ulaştırılmaktadır. Tüberküloz hastalığı tedavisi uzun süreli bir tedavidir. Bu süreçte, tedavi süresince iş gücü kaybı nedeniyle hasta ve ailesi ekonomik ve sosyal yönden mağdur olmaktadır. Bu mağduriyeti gidermek için, 2018 yılında Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında bir protokol imzalanarak, ekonomik ve sosyal güçlükler yaşayan tüberküloz hastalarına düzenli nakdi ve ihtiyaç halinde ilave destekler verilmeye başlanmıştır. Çocukları veremden korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG (verem) aşısı uygulanır.
Ülkemizde tüberküloz kontrolünü sağlamak amacıyla 1931 yılından beri BCG aşısı uygulanmakta olup, iki ayını dolduran bebeklere BCG uygulaması aşı takviminde yer almaktadır.
HASTALIKTAN KORKMA GEÇ KALMAKTAN KORK!
Sık sık ellerini yıka.
Asla sigara içme, sigara içenin yanında durma.
Bulunduğun ortamı sıkça havalandır.
Dengeli ve düzenli beslen.
İlaçlarını zamanında, düzenli ve yeterli süre kullan.
Küresel olarak COVID-19 hastalığı pandemisinde zorlu bir yılı geride bıraktığımız ve yeniden yükselme eğilimi izlediğimiz günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemlerine uymamız hayati önem taşımaktadır. Bu önlemlerle koronavirüs yanı sıra tüberküloz ve influenza (grip) gibi diğer enfeksiyon hastalıklarından da korunabiliriz.
Sağlıklı günler dileğiyle halkımızın bilgilerine sunarız.
Doç. Dr. Dursun Tatar
TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu adına
Kaynaklar
WHO website. https://www.who.int/health-topics/tuberculosis#tab=tab_1 (05.01.2021 tarihinde alınmıştır)
Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi, Sağlık Bakanlığı Yayın No 1129, Ankara 2019