23 Mart 2022
24 Mart 2022 Dünya Tüberküloz Günü Basın Bildirisi
Pandemi sürecinde tüberküloz hastalarının 3’te 1’ine tanı konulamadı
Robert Koch 24 Mart 1882 tarihinde tüberküloz hastalığının etkeni olarak Mycobacterium Tuberculosis basilini keşfetmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu önemli keşfin gerçekleştiği 24 Mart gününü ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” olarak belirlemiştir. Dünya Tüberküloz Günü, tüberküloz farkındalığını artırmak ve tüberkülozu sona erdirmek amacıyla yapılan çalışmaların ivme kazanmasına vesile olmaktadır.
TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu olarak, her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” vesilesiyle toplumumuzu bilgilendirmek istiyoruz.
Akciğer tüberkülozu (verem hastalığı) yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle, sadece hastayı değil, tüm toplumu tehdit eden bir sağlık problemidir. İnsanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir. Tarih boyunca zaman zaman salgınlara yol açan, ölümcül seyreden, Hipokrat’ın ‘phytisis’ (erime/tükenme) olarak tanımladığı, halk arasında ‘ince hastalık’ olarak bilinen bu hastalıkta, neden olan mikrop keşfedildikten sonra hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilaçlar bulunmuştur. Günümüzde tüberküloz hastalığı, tedavi edilebilir/önlenebilir bir hastalık olmasına karşın, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir.
Dünya nüfusunun yaklaşık %22’si (1,7 milyardan fazla insan) TB basili ile enfektedir. Gelişmiş ülkelerde kontrol altına alınmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde yıllık insidansı 110-165/100 000 civarındadır. DSÖ verilerine göre, Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon insan tüberküloz hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan tüberküloz nedeniyle kaybedilmektedir. Tüberküloz, dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır.
Aktif akciğer tüberkülozunda tipik yakınmalar öksürük, balgam çıkarma, kanlı balgam, ateş, titreme, gece terlemesi, halsizlik ve kilo kaybı gibi yakınmalardır. Ortak semptomlar nedeniyle, pnömoni tanısıyla antibiyotik tedavisine rağmen yakınmaları geçmeyen, öksürük yakınması 2 haftadan uzun süren hastaların ayırıcı tanısında tüberküloz hastalığı göz önünde bulundurulmalı ve hastalar verem savaş dispanserlerine yönlendirilmelidir. Ülkemizde Verem Savaş Dispanserleri tüberküloz hastalığının tanı ve tedavisini yürüten sağlık kuruluşlarıdır.
Etkin ve ücretsiz temin edilen ilaçlarla tedavisi mümkün olan tüberküloz hastalığında, uzun süren (en az 6 ay) tedavi, uyum sıkıntılarına neden olmaktadır. Hasta ve toplum sağlığını tehdit eden bu olumsuzluğun önüne geçmek veya en aza indirmek için doğrudan gözetimli tedavi (DGT) stratejisi geliştirilmiştir. Tedaviye uyumun sağlanması ve ilaç direncinin ortaya çıkmasının önlenmesi için tüm hastalara DGT ile bireysel vaka yönetiminin (doğrudan hastanın ilaçları yutmasının gözlemlenmesi) uygulanması gerekir. Ülkemizde DGT, aile hekimleri, bilinçli bir yakını veya güvenilir bir kamu görevlisi (muhtar, öğretmen vb.) sürece dahil edilerek uygulanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, 2015 yılında TB önleme ve tedavisine yönelik dijital sağlık uygulamalarını içeren bir ajanda ile tüberküloz yönetiminde tele-sağlık uygulamalarını teşvik etmiştir. Ülkemizde de dijital sistemlerin sürece dahil edildiği video gözetimli tedavi (VGT), bazı teşviklerle birlikte uygulanmaktadır. Tedaviye uyumu artırmak için, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının işbirliği halinde yürüttüğü bir proje kapsamında, tüberküloz nedeniyle mali kayıp yaşayan hastalara ve gelir düzeyi düşük hastalara düzenli nakdi yardım verilmektedir.
Ülkemizde 2017 yılında TB tanısı alan toplam hasta sayısı 12.046’dır. Başarıyla yürütülen tüberküloz savaşı sonucu kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama %5 düşüş gerçekleşmiştir. 2005 yılında toplam 20.535 hasta tespit edilmiş ve görülme sıklığı yüz binde 29,4 iken, 2017 yılında yüz binde 14,6’ya düşmüştür.
COVID-19 salgını, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tüberküloz kontrolünü olumsuz yönde etkilemiştir. Verem savaş dispanserlerinde 2019 yılına göre 2020 yılında yapılan muayene sayısı, korumaya alınan birey sayısı, temaslı muayene sayısı ve bakteriyolojik inceleme sayıları yaklaşık %40-50 düzeyinde azalırken, yeni kaydedilen tüberküloz hastası sayısı %20 oranında azalmıştır.
Toplam kayıtlı tüberküloz hastası sayımız 2020 yılında 8.925 olarak bildirilmiş, olgu hızı yüz binde 10,7 olarak hesaplanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, 2020 yılında Türkiye’de tüberküloz hastalarının %69’unun kayıtlı olduğunu belirtmektedir. Bu oran uzun yıllardır %85’in üzerinde seyretmekteydi. Yani, COVID-19 salgınının etkisi ile tüberküloz hastalarının yaklaşık 3’te birine tanı konulamamıştır.
Pandemi kısıtlamalarının gevşetildiği günümüzde, COVID-19’un yayılmasının yavaşlatılmasında kullanılan maske, mesafe ve hijyen tedbirlerine uyum, COVID-19’un yanı sıra tüberküloz bulaşının önlemesinde de etkin rol oynamaktadır. Bu tedbirler kendi sağlığımız kadar toplum sağlığı için de önem arz etmektedir.
Halkımız için tüberkülozdan korunma önlemlerini tekrarlıyor ve sağlıklı günler diliyoruz.
HASTALIKTAN KORKMA GEÇ KALMAKTAN KORK!
Sık sık ellerini yıka.
Asla sigara içme, sigara içenin yanında durma.
Bulunduğun ortamı sıkça havalandır.
Dengeli ve düzenli beslen.
İlaçlarını zamanında, düzenli ve yeterli süre kullan.
TÜSAD Tüberküloz ÇG adına
Prof. Dr. Dursun TATAR