11 Mayıs 2016
Akademisyenlere Bir Nefeslik Taze Hava “Akademik Teşvik Ödeneği”
Türk Dil Kurumuna göre teşvik kelimesi isteklendirme, özendirme veya belirli bir iktisadi veya sosyal amaca ulaşmak için maddi destek ve hukuki kolaylıklar biçiminde verilen ödül anlamlarını taşımaktadır. Genel olarak anladığımız ise bir işe özendirme amacıyla öncesinde verilen maddi ya da manevi destek anlamına gelmektedir. Geçtiğimiz yılın son günlerinde 2016 yılı itibariyle geçerli olacak Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği’nin yayınlanması daha çok akademik performans niteliğinde olsa da akademik hayatı canlı tutma ihtimali açısından ümit verici görünmektedir. Akademik teşvik ödeneği neden bu kadar önemli? Ülkemiz koşullarında üniversite akademik kadrolarında yer almak büyük bir çaba ve çoğu zaman da olağanüstü sabır gerektirmektedir. Akademisyenlik aileden, dostlardan, çocuklardan, bazen de en güzel gençlik yıllarından fedakârlık demektir. Ülkemizde akademisyenler genellikle doçentlik sınavı öncesi yayın ve diğer akademik faaliyetler konusunda olağanüstü bir çaba gösterirken doçentlik unvanını aldıktan sonra bilgi ve tecrübenin en işlevsel olacağı dönemde üretkenlik adına duraklama dönemine girmektedir. Bu durum akademisyenleri körelttiği gibi Türk biliminin de gelişimine engel teşkil etmektedir. Karşılığı çok olmasa da bilim insanlarına değer verme adına olumlu bir adım olarak karşılanmıştır. Teşvik kapsamında ödüllendirilen faaliyetler bir yıl içerisinde yapılan ve tamamlanmış olan; projeler, yayınlar (makale, derleme, analiz değerlendirmeleri, kitap editörlüğü, kitap bölüm yazarlığı, editörlük, yayın kurulu üyeliği, tercüme vb.), atıflar, tasarımlar, patentler tebliğler, sergiler ve alınan ödüller olmak üzere pek çok durumu kapsamaktadır. Teşvik ödeneği yönetmeliğinde yapılan tüm faaliyetlerden asistan, uzman, okutman, yardımcı doçent, doçent ve profesör olmak üzere tüm YÖK’e bağlı eğitmenler faydalanabilmektedir. Ancak programın yeni başlaması açısından bazı eksiklikleri bulunmaktadır. Genel olarak çok sayıda farklı kategorideki faaliyetler değerlendirilmiş olsa da yayınların belli bir puanın üzerinde değerlendirilmemesi yayın faaliyetleri açısından teşvik edici görünmemektedir. Yayınların sınırlandırılmaması akademisyenlerin üretkenliklerinin artmasına katkıda bulunabilir. Yurt dışında yapılan poster çalışmaları veya atıfların yayında yer alan isimlere bölünmesi elde edilen puanları çok azaltmakta ve değersiz hale getirmektedir. Ayrıca üniversitelerde yürütülen eğitim faaliyetleri ve sorumlulukları özellikle Tıp Fakülteleri gibi hizmet yükümlülüğü olan bölümlerde zaman alıcı olması nedeniyle öğretim üyeleri tarafından tercih edilmemektedir. Oysaki bilim insanlarının yetiştiği eğitim merkezlerindeki insanların bu işin başlangıcında motive edilmesi daha doğru olabilir. Etik kurulu üyeliği, eğitim komisyon üyeliği, ders kurulu başkanlıkları ve bilimsel araştırma projeleri birimi üyeliği gibi nitelikli iş üreten yerlerde görev alan nitelikli öğretim elemanları desteklenirse üretilen bilimsel faaliyetler daha nitelikli ve nicelikli hale gelebilir. Mevcut yönetmeliğe göre bilimsel faaliyetleri duraksama dönemine girmiş bir akademisyen, hiçbir alanda teşvik almaya hak kazanmasa da daha önceki yıllarda yaptığı araştırmalara aldığı atıflardan teşvik puanı alabilmektedir. Diğer yandan bilimsel yayınları devam eden bir akademisyende aynı puanı alabilmektedir. Oysaki akademisyenin yıllık atıf alma oranına göre hesaplanan H-indeksi seviyesine göre atıf puanı alması üretkenliğin devamı açısından daha teşvik edici gibi görünmektedir. Vakıf Üniversiteleri Neden Faydalanamıyor? Ülkemizde Türk biliminin gelişiminde vakıf üniversitelerinin de yeri ve misyonu oldukça önemli. Vakıf üniversiteleri Dünya çapında en başarılı üniversiteler arasında yerini almış durumda iken YÖK'e kısmen bağımlı bu kuruluşlarda da teşvik ya da bunun yerine geçecek düzenlemeler yapılmalı veya yakından denetlenmelidir. Yeterlilik Kurulları ve Board Belgeli Uzmanlar Yeterlilik kurulları, bu kurullar tarafından verilen Board Belgeleri alanımızda hemen her branş tarafından oldukça önemsenmekte ve büyük bir titizlikle faaliyetleri yürütülmektedir. Çoğu gelişmiş ülkelerde akademik yükselmelerde Board belgeli uzman unvanı almak baraj kriterler arasında sayılmaktadır. Akademik faaliyetleri YÖKSİS sistemine girdiğinizde aldığınız sertifikalar içinde bir bölüm görmektesiniz. Bu bölümü gördüğümde açıkçası çok mutlu oldum. Ancak teşvik ödeneği kapsamında değerlendirilmiş olmaması bir eksiklik olarak görünmektedir. Ülkemiz şartlarında Doçentlik kriterleri arasında Board Belgesi şartı yer almasa da, eğitimin standardizasyonu açısından bu belgelere sahip olan akademisyenler önümüzdeki yıllarda yapılan düzenlemelerle ödüllendirilebilir. Özet olarak; henüz yeni başlatılan Akademik Teşvik Ödeneği önemli miktarlarda katkı sağlamasa da akademik hayatı canlı tutmak ve akademisyene değer veriliyor izlenimi açısından oldukça ümit verici bir başlangıç olarak görünmektedir. Yayınlanmış makalelere belirli bir puanın üzerinde sınırlama yapılmaması, atıfların uluslararası alanda standartlaşmış H-indeksi düzeyinden desteklenmesi, üniversitelerde bilimsel faaliyetlerin kalite düzeyi açısından daha istekli sürdürülmesi amacıyla teşvik ile ödüllendirilmesi, ülkemiz biliminin gelişmesine anlamlı katkılar sağlayacağını düşündürmektedir.