Tükenmeyen Nefesle

Skip Navigation Links
13 Mayıs 2016

AKADEMİK ÇABA HEKİMLİĞİN OLMAZSA OLMAZIDIR

                                                                

Göğüs hastalıkları uzmanı olmayı neden tercih ettiniz? Seçiminizi neler etkiledi?

1983 yılı Mart ayında, Yedikule’ye ilk gittiğimde Başhekimliğe yönlendirdiler. Başhekim Razı Hoca’nın ilk sorusu da bu olmuştu. Cevabım aynen şöyle idi; ‘’Tüberküloz, ülkemiz için bir sosyal sağlık sorunudur. Ben de, bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak istiyorum’’. Ben Yedikule’ye başladığımda sadece verem hastalarının kabül edildiği bir hastaneydi.

Meslek yaşantınızın önemli bir bölümünü Yedikule’de geçirdiniz ve tamamladınız. Siz Yedikule’ye çok şey kattınız. Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve sizin meslek yaşantınız hakkında neler söylemek istersiniz?

 Meslek yaşamıma Verem Hastanesinde başladım. Meslek yaşamımı sonlandırırken aynı hastaneyi gelişmiş, üretken güçlü bir Göğüs Hastalıkları Akademisi olarak bırakmanın hazzını tarif etmek, Dino’nun ’Mutluluğun resmini’ çizmesi kadar zor olsa gerek. Fide ve fidan dikimi ile de uğraşan bir kişi olarak, diktiğiniz fide veya fidanın tutması, büyüyerek meyveye kalmasının keyfi tarifsizdir. Ben Yedikule’de bunu yaşadım. Yedikule’ye karınca kararınca bir şeyler kattım, ama Yedikule bana mutluluk ve sağlıklı yaşam kattı. Tüm dostlarıma müteşekkirim. Bizim hocalarımız ’Fitizyolog’ olarak bilinirdi. Biz Dahiliye Rotasyonuna gittiğimizde bize de Fitizyolog diyorlardı. İçten içe alınsak da belli etmezdik. Çünkü gerçek buydu. Verem hastası dışında göğüs hastasını hemen hemen görmezdik. Seminer, literatür saati, olgu sunumu, cerrahi toplantılar vb. Eğitim çalışmaları veya yayın faaliyeti yok denecek düzeyde idi. Eğitim hastaneleri iki yılda bir toplanan Türk Tüberküloz kongrelerine katılırlardı. Saygıyla ve rahmetle andığım değerli Hocam Meliha Gürocak bana iki çalışma hazırlattı. Doğal olarak tüberkülozla ilgiliydi. Kongre İzmir’de idi. Kendi imkanlarımla tek başına katılmıştım. 3.sınıf bir otelde kalmıştım. Sanırım bu sunumlarım Yedikule’den sunulan ilk bildirilerdi. Sonraki kongre, 1985 yılında Eskişehir’de yapılmıştı. Kadim dostum, kardeşim, kendi ifadesiyle ’Kankam’, ilk günden bugüne hep birlikte hareket ettiğim Saadettin Çıkrıkçıoğlu ile Eskişehir’e adeta çıkarma yaptık. Hayli hazırlıklı gittik. Yedikule’nin büyük dönüşümünde, Üniversite kökenli Emel Çağlar, Güngör Çamsarı, Tülin Yılmaz ve Esin Tuncay’ın katkıları büyük olmuştur. Öte yandan, asistanların merkezi sistemle alınması ve nitelikli asistan sayısındaki artış dönüşümün motoru oluşturmuştur. Nitekim bu dönemde aramıza katılan Sedat Altın Türk Toraks Derneği Filiz Koşar Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği’nin başkanlıklarını, Erdoğan Çetinkaya Türk Toraks Derneği İstanbul Şube başkanlığını yapmıştır.

 

 Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği ile ne zaman tanıştınız? Bize o günlerden bahseder misiniz?

Yedikule’nin dönüşümünde önemli katkıları olan ve motivasyonumuzda önemli rol oynayan Zeki Kılıçaslan mecburi hizmet için bize gelmişti. Zeki Hoca bizi, 1986 yılında, birlikte yaptığımız çalışmalarla TÜSAD ile tanıştırdı. TÜSAD’ın Yönetim Kurulu’na Eğitim Hastanesinden girme şansı benim oldu. Bu konuda, sınıf arkadaşım Mustafa Yaman ve Ablam olarak hitap ettiğim (Öğrencilik döneminden ablamdı.) değerli Hocam Müzeyyen Erk’in destekleri büyük olmuştur. O dönemde kongre kitabı olarak yayınlanan Solunum Dergisinin yayın kurulu Başkanlığını ve daha sonra TÜSAD Genel Sekreterliğini yaptım. Kendileriyle beraber çalışma onurunu elde etmiş olmaktan gurur duyduğum Meliha Terzioğlu’nu saygıyla anıyorum.

Uzmanlık derneklerinin çalışmaları neler olmalıdır? Sizce TÜSAD daha farklı neler yapmalı?

Uzmanlık Dernekleri çok doğru yolda ilerliyorlar. Gayretlerini ilgi ile izliyorum.

Geçtiğimiz yıl Yedikule Eğitim Hastanesi’nden oldukça dinamik ve üretken döneminizde iken yaş nedeniyle emekli oldunuz, emeklilik planlarınız nasıldı? Neler yapıyorsunuz? Emeklilik sizce nasıl değerlendirilmeli?

Halen bir Vakıf Üniversitesinde, hekimlikten sonra en sevdiğim işi, hocalık yapıyorum. Bir kaç sene daha hocalık yapmayı düşünüyorum. Bu alanda da durumdan çıkarılacak vazifeler var. Bu alanda da faydalı olacağımı düşünüyorum. Öğrencilerden aldığım erken tepkiler bu yönde.

Artvinlisiniz ve Macahel Kültür Derneği’nin başkanlığı yapıyorsunuz, bize derneğinizin çalışmalarından bahseder misiniz?

 Macahel Artvin İli, Borçka İlçesine bağlı üç tarafı 3.000 metrekarelik sıradağlarla, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrili altı köyden oluşan bir havza. Havza, Dünyanın en önemli ekolojik bölgesi olarak kabul edilen Kafkasya’nın bir parçası. Dünya Bankası Çevre Fonu’nun altı yıl boyunca yürüttüğü GEF-II Proje çalışması ile, Macahel Havzasının ‘’Biyolojik çeşitlilik’’ bakımından hem Kafkasya, hem de Avrupa’nın en zengin bölgesi olduğu ortaya kondu. 1995 yılında kurucu üyesi olarak yer aldığım Macahel Vakfı, Macaheldeki Doğal çevrenin korunması ve Doğa ile barışık ‘Sürdürülebilir Kalkınma Modeli’ oluşturmak için yoğun çaba harcamaktadır. Özellikle yörede yaşayan ve ormandan geçimini sağlayan köylüleri ‘Ekoturizm ve Saf Kafkas Arısı’nın çoğaltılması yönünde yönlendirdi. Bu konuda tam bir başarı sağlandı. Macahel’deki uygulama, RIO-20’de tüm dünyaya ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ modeli olarak İlgili Bakanlığımız tarafından sunuldu.

Peki ya Cerattepe için neler söylemek istersiniz?

Sabır ve sağduyu… Benzer zorluğu ve kaygıları yaklaşık 10 yıl boyunca bizler de yaşadık. Macahel havzasında 10 adet HES kurulması için izinler alınmıştı. Biz de Hukuk çerçevesinde, sadece Macahellilerin ve Macahel dostlarının çabalarıyla ilgili mahkemelere başvurduk. HES projelerinin tümünün yapımı iptal edildi. Yargıtay tarafından onandı. Macahel şimdilik kurtulmuş gibi görünüyor. Darısı Cerattepe’nin başına diyelim. Tahrip olan doğa geri gelmiyor. ‘Anıt ağaçla’ ‘dünkü fidan’ farkını artık anlamamız gerekir.

 İç ve dış ortam kirliliği akciğer hastalıkları için önemli bir sorun. Dünya da ve Türkiye’de bu konudaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 Önemli olan toplumsal duyarlılığın oluşturulmasıdır. Bu konuda yapılacak çabaların öncülüğünü, TÜSAD gibi hem Akademik hem de STK niteliğindeki siyaset dışı yapılanmalara düşüyor. Özverili çabaları memnuniyetle izliyor ve destekliyorum.

Göğüs hastalıkları alanında çalışanlara özellikle yeni başlayan uzmanlık öğrencilerine neler söylemek istersiniz?

Göğüs Hastalıkları Uzmanlığı, yakın zamana kadar Genel Dahiliye disiplininin ‘yan dalı’ gibiydi. Oysa bugün, Göğüs Hastalıklarının giderek zenginleşen pek çok ‘Yan Dalı’ oluşmuş durumda. Genç arkadaşlarımın mutlaka bir yan dalda uzmanlaşmalarını öneriyorum. İkinci olarak; Akademik çabaları mutlaka her şart altında sürdürmelerini öneriyorum.

ÜYE GİRİŞİ


Şifremi Unuttum
  

TÜSAD ÜYELİK BAŞVURUSU

ETKİNLİK TAKVİMİ

Nisan 2024
PztSalÇarPerCumCmtPaz
25262728293031
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293012345
 LookUs & Online Makale