16 Mayıs 2016
Piramitlerden Daha Yaşlı Bir Yapı: Göbeklitepe
UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne aday gösterilen ve dünyanın en önemli arkeolojik kazı alanlarından biri olarak kabul edilen Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezine yirmi dakika mesafede, Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir arkeolojik çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbeklitepe'de devam ediyor. Göbekli Tepe'de yapılan kazılarda konut olabilecek herhangi bir mimari kalıntıya ulaşılamamıştır. Bunun yerine çok sayıda anıtsal kült yapısı ortaya çıkarılmıştır. Yapılarda kullanılan dikilitaşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbekli Tepe’ye getirildiği ileri sürülmektedir. Bazılarının boyu 7 metreyi bulmaktadır. Jeofizik araştırmaları, bugüne kadar gün yüzüne çıkarılanlar dahil olmak üzere Göbekli Tepe'deki yapılarda toplam 300'e yakın dikilitaş kullanılmış olduğunu göstermektedir. Bölgede kesilmiş ama işlenmemiş dikilitaşlar bulunmakta olup çevredeki kayalık platolarda, ne amaçla yapıldığı anlaşılamayan bir takım oyuklar ve kazıntılar vardır. Piramitlerden 7500 yıl daha yaşlı... İnşası Milattan önce 11600 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbeklitepe İngiltere'de bulunan Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski. Neolitik döneme ait Göbeklitepe, ilk tapınağın dolayısıyla yeryüzündeki ilk inancın merkezi olabilmesi açısından önemli. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiş ve şu ana kadar yalnızca 6 tapınak gün ışığına çıkartılmıştır. Arkeologlar tapınak kalıntılarındaki zeminlerinin özellikle sıvıyı geçirmeyecek şekilde yapıldığına dikkat çekiyor. Buradan, törenleri ne olduğu şu an kesinleşmese de bir sıvı (kan, su, alkol v.b.) eşliğinde gerçekleştirdikleri fikri oluşuyor. “Tarihin sıfır noktası” olarak nitelendirilen, geçmişi 11 bin 500 yıl öncesine dayanan Göbekli Tepe’ye ulaşımı sağlayan yolun kenarına kazı çalışmaları hakkında bilgi veren figürlü taş levhalar yerleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle yürütülen “Gelecek Turizmde Projesi” kapsamında heykeltıraşlar, 2,5 metre boyunda ve bir metre enindeki 10 taşın üzerine kazı alanında bulunan eserlerin motiflerini işledi. 'Göbeklitepe'de ölüler güneşe gömülüyordu' Göbeklitepe'de, şu ana kadar yapılan çalışmalarda ilginç buluntulara rastlandığınıaktaran Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, şunları kaydetti: ''Bugüne kadar yapılan kazılardan elde edilen sonuçlara göre ölü gömme geleneğinin, daha doğrusu bir mezar geleneğinin Göbeklitepe'de olmadığını anlıyoruz. Mesela taşların üzerindeki kabartmalarda akbaba gibi yırtıcı kuşların insanları yediğini görüyoruz ve buradan anlıyoruz ki Göbeklitepe'de mezar geleneği yoktu. Çatalhöyük'te olduğu gibi, güneşe gömme gibi bir gelenek var neolitik çağda. Ölüler açık havaya bırakılıyor, yırtıcı kuşlar gelip bunları yiyordu. Belki şöyle bir inanış vardı; göğe yükselince bu kuşlar, ölülerin ruhlarının da göğe yükseleceğine inanılıyordu. Bu ilginç bir şey tabii. Bu yöntem Tibet'in bazı bölgelerinde yakın zamana kadar uygulanıyordu.