19 Eylül 2016
Kanser Aşısının Önemi!
Akciğer kanseri, kansere bağlı ölümlerin ilk sıra nedenidir. Tüm akciğer kanserlerinin % 85’i küçük hücre dışı akciğer kanseridir ve bu tümörlerin büyük bir bölümüne lokal ileri ve ileri evre hastalık döneminde tanı konmaktadır. Bu aşamadaki hastalığın standart tedavisi; kemoterapi, hastalığın özelliğine göre gerektiğinde radyoterapi yine bazı tümör özellikleri doğrultusunda planlanabilen hedefe yönelik tedavilerdir. Diğer tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar ise devam etmektedir. Bu çalışmaların önemli bir grubunu da; vücudun bağışıklık sistemi (immün sistem) üzerinden tümörü tedavi etmeye yönelik yaklaşımlar oluşturmaktadır. Bu tedavilerde temel mekanizma; hastanın bağışıklık sistemini tümöre karşı uyararak, tümöre karşı bir yanıt elde etmektir. Kübalı bilim adamları tarafından geliştirilen ‘Racotumomab’ aşısı ile yapılan ve sonuçlanan başlangıç çalışmalarda ileri evre, başlangıçta kemoterapi almış hastalara uygulanması ile plasebo uygulanan gruba göre iki aylık yaşam süresinde uzama elde edildiği bildirilmiştir. Bu konu ile ilgili uluslararası çok merkezli faz 3 çalışma devam etmektedir (Çalışma ile ayrıntılı bilgi için: ClinicalTrials.gov #NCT01460472)
Uzun süredir basında yer alan bir diğer aşı da CimaVax-EGF dir. Bu aşı, 2011’den beri Küba’da mevcuttur, hedefi; epidermal büyüme faktör reseptörüdür. Bu reseptör küçük hücre dışı akciğer kanserlerinin %40-80’inde eksprese edilmekte ve sonucunda hastalık seyri daha kötü olmakta, tedaviye direnç ortaya çıkmaktadır. Sözü geçen aşı bu reseptöre bağlanmayı engellemektedir. Aşının Küba kaynaklı faz 3 çalışma sonuçları bu yıl içerisinde yayınlanmış (Clin Cancer Res 2016; 22: 3782-3790) ileri evre küçük hücre dışı akciğer kanserli hastalarda kemoterapi sonrası uygulandığında uygulanmayan hastalara göre 3 ay sağ kalım avantajı sağladığı bildirilmiştir. Bu aşı ile ilgili olarak uluslararası çok merkezli çalışma devam etmektedir.
Sonuç olarak ulusal medyada son günlerde sıkça söz konusu edilen, mucize ilaç olarak sunulan aşılar aslında henüz klinik araştırmaları devam etmekte olan bir tedavi yöntemi olup uluslararası ilaç kuruluşlarınca kullanımları onaylanmamıştır.