27 Ekim 2016
Barışık Sergisi
Fotoğrafın ve fotoğrafçının kendine özgü kelimeleri, dili var…
Dil bilgisi ise yok!
Konuşurken ne söylerseniz söyleyin, tartışıyor da olsanız fotoğraf karesinin içine sığdırdığınız an,
söylenenlerin izinden çok daha uzak olabiliyor. Hatta sizi bulunduğunuz andan uzağa götürebiliyor.
Dahası, anın içinde duygularınızı yönlendirip düşüncelerinizi değiştirebiliyor. Yokluk ve varlık arasında, aklın diyarlarındaki med-cezirin yarattığı yoksunluk hissinden sıyrılmanın yoludur seyir. Bu seyrin parçacığıdır fotoğraf karesi. Fotoğrafçının da seyircisine sunduğu yaşam ifadesi…
Dünyanın dört bir köşesinde, yaşadığımız ülkenin her karış toprağında her soluk alış verişimizde hissettiğimiz barış ve biraz daha ışık. O halde kendisiyle, diğer canlılarla ve evrenin tamamıyla barışık kalmalı insan.
İstanbul’un Balat, Tarlabaşı, Ayvansaray semt sokaklarındaki çocuklar…
Alaçatı, Amasra ve Beyazıt’taki yaşlılar…
Hasankeyf ve Adana Akyatan’da can korkusu ve yaşam sevincini her şeye rağmen harmanlayarak hayata tutunan insanlar…
Brüksel’de babasının kamerasını ağlayarak elinden alan ustaymışçasına deklanşöre basıp fotoğraf çeken çocuk…
Alsancak’ta kağıt toplayarak ekmek parası kazanan, fırsat bulduğu ilk anda çimlere oturduğu gibi gazete okuyup dünyadan haber almaya çalışan adam…
Mardin’in Dara Antik Köyü’nde turistlere yöresini tanıtarak okul harçlığı çıkartmaya çalışan anlatıcı kız…
Ve, Antalya Çıralı’daki atölyesinde ‘İnadına Barış’ sloganıyla, ‘Erkekler Savaşır Kadınlar Barışı Sağlar’ sözleriyle beyaz güvercin kolyeler yaparak ziyaretçilerine hediye eden cam ustası Erol Evin…
Hepsinin derdi barış içinde gülmek. Barış deyince anladığımız önce savaşmaksa hepimiz yanılıyoruz.
Fotoğrafçı gözüyle barışı savaşla anlatmak yerine gülümsemeleri hayatın içinden yakalama telaşı içindeyim diyen seyrettiğimiz bu kareler .
Ondan barış ve ışık sunma telaşı. Bu sunumla sizi gülümsetebiliyorsa ne mutlu Barışık’a ve ne mutlu bana tüm TÜSAD ailesine, kongre ziyaretçilerine ve K2 Organizasyon çalışanlarına saygılarımı sunuyor ve teşekkür ediyorum.
Sevda Yaşaroğulları