Tükenmeyen Nefesle

Skip Navigation Links
8 Ekim 2007

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneğinin Tam Gün Yasası ile ilgili Görüşleri

İlgi: 17.09.2007 tarih ve 1368-2007 sayılı yazınız (Türkiye Solunum Araştırmaları Derneğinin Tam Gün Yasası ile ilgili Görüşleri) TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ GENEL SEKRETERLİĞİNE

01.10.2007

Derneğimiz, eğitim ve araştırma fonksiyonları olan üniversiteler ve eğitim / araştırma hastanelerinde tam gün çalışma prensiplerinin esas olmasının gerekliliğine ötedenberi inanmaktadır. Ancak henüz ayrıntılarını öğrenemediğimiz ancak yapılan açıklamalardan genel hatlarını okuduğumuz ve tamgün çalışma esaslarını belirleyeceği söylenen düzenlemeyle hekimlerin, özlük ve ekonomik haklar konusunda yeni bir iyileştirme ve güvenceler getirilmeden tercih yapmaya zorlanacakları anlaşılmaktadır. Geleceğimizle ilgili bu denli önemli bir değişiklik yine biz hekimlerle tartışılmadan, görüşümüz alınmadan gerçekleştirilmek istenmektedir. Aşağıda ülkemizin en köklü ve en eski uzmanlık derneklerinden birisi olan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu’nun konu ile ilgili ayrıntılı düşünceleri sunulmuştur. Mevcut sistemde kamuda çalışanlara muayenehane yasağı getirilmesi halinde hekimlerin özlük-ekonomik haklarına darbe indirilmiş olacaktır. Hekimlerin sadece tek bir kurumda çalışması ile çalışma niteliği artabilir. Ancak bunun sağlanabilmesi için günümüzdekinden çok daha uygun özlük ve ekonomik hakların verilmesi gerekir. Hekimlere iş ve ücret güvencesi sağlayacak örgütlenme olanaklarının geliştirilmesi ve toplu sözleşmeli sendika hakları verilmeden böyle bir yasanın çıkarılması çalışma barışına zarar verecek bir uygulamadır. Bu haklar verilse bile yine de yaptırımla muayenehanelerin kapatılması doğru bir yaklaşım değildir. Sistem içinde yeni düzenle-melere gidilerek tam gün çalışmaya özendirilmesi ve hekimlerin gönüllü olarak muayene-hanelerini kapatmaları sağlanmalıdır. Bunun için öncelikli olarak ücretlerde iyileştirme sağlanmalı ve bunun devamlılığı güvence altına alınmalıdır. Ücretlerdeki düzeltmeye paralel olarak çalışma ortamının da düzeltilmesi gerekir. Ancak ülkemizin içinde bulun-duğu ekonomik durum bunun çok kolay sağlanamayacağını hatta verilmiş olan hakların daha sonra geri alınabileceğini göstermektedir. Böyle bir ortamda, kurulacak sistemin sürekliliğine güvensizlik olacak ve hekimlerin geleceğe yönelik kaygıları çalışma perfor-manslarını önemli ölçüde etkileyebilecek huzursuz ortamları yaratacaktır. Performans uygulamasının devamlılığı şüphelidir. Tam gün çalışmayı özendiren performans uygulamasının devamlılığına dair bir güvence söz konusu değildir. Bazı kurumlarda performans ödemelerinde önemli aksamalar görül-mektedir. Tüm hekimler haklı olarak bu konuda huzursuzluk içindedirler. Hekimler arasın-da, gelecekte döner sermaye verilmeyebilir ve performans uygulaması iptal edilebilir düşüncesi yaygındır. Performans ile tedavi edilen hasta sayısının artırılmaya çalışılması hastaları hastane içinde ticari bir eşya konumuna sokmuş ve hasta-hekim ilişkilerinde güvenin sarsılmasına neden olmuştur. Bazen aynı klinikte çalışan hekimler arasındaki rekabetci davranış modeli çalışma barışını bozacak çatışmalara neden olabilmektedir. Özel hastaneye geçişi zorlamak etik değildir. Muayenehanesi olan tüm hekimlerin özel hastanelere geçmesi beklenemez. Bakanlığın “muayenehaneleri tamamen bitirelim” anlayışıyla yasa taslağı hazırlamasının sadece özel hastanelere yarayacağı açıkca görülmektedir. Hekimler özel sektörde tamamen “sermaye”nin eline teslim edilecektir. Tam gün yasasının çıkması ile alternatifsiz kalan hekimleri özel hastane patronları hastanelerinde istedikleri ücretle çalışmaya zorlayacak-lardır. Hekimler geleceklerini tamamen özel hastane patronlarının insiyatifine bırakmak istemeyecek ve bu durumda genellikle düşük ücretle kamuda çalışmaya devam edecek-lerdir. Konunun bir başka boyutu da özel hastanelerden sosyal güvenlik sistemlerinin yararlanmaya başlaması ile etik olmayan uygulamaların arttığı ve hastane patronlarının bazen çalışan hekimleri gelir getirici uygulamaları artırmaları yönünde zorladıkları hak-kındaki duyumların artış göstermesidir. Dolayısıyla devlet bu hastanelerden ucuz hizmet alımı bekler iken denetim mekanizmalarının yeterli işlemeyişi nedeniyle sağlık maliyeti çok daha artacaktır. Sosyal güvenlik kurumları özel muayenehanelerden yararlanabilirler. Tekelleşmeye engel olacak rekabetci ortamın sürekliliğinin devam etmesi için sosyal gü-venlik kurumları aynı zamanda özel muayenehanelerden de yararlanabilir. Böylece özel muayenehane hekimlerinin hasta muayene ücretlerinden belirli bir indirim yaparak sa-dece aradaki farkın hastadan alınması yoluna gitmeleri yaygınlaşacak ve dolayısıyla has-taların hekim seçme hakları ellerinden alınmayacaktır. Etik dışı uygulamalar artabilir. Önemli olan muayenehaneleri kapatmayı yaptırımla sağlamak değil sağlıklı bir denetim mekanizmasının işlemesi ile görülebilen etik dışı uygulamaları engellemeye çalışmaktır. Tam gün çalışmanın gerekli şartları yerine getirilmez ise etik dışı hasta-hekim ilişkileri kamuda daha yoğun yaşanmaya başlayacak ve verilen hizmetin kalitesi düşecektir. Tam gün çalışma sistemi bir süre sonra iyice oturunca klasik “hekim-hasta gerginlikleri yeni-den başlayacaktır. Yine yukarıda değindiğimiz özel hastanecilik uygulamalarında da etik dışı kurallar işlemeye başlamış ve yoğunluğu gittikce artacak gibi görünmektedir. Bir sistemin sağlıklı yürütülmesinde önemli olan kağıt üstünde kuralların mükemmel olarak belirlenmesi değil denetim mekanizmalarının sağlıklı işletilmesidir. Muayenehanelerin ekonomiye önemli katkısı vardır. Muayenehaneler, hasta-hekim ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde uygulandığı legal ortamlardır. Her muayenehane hekiminin devlete önemli oranda ekonomik katkısı vardır. Maaş, döner sermaye ve performans kesilmeleri, KDV ve vergi ödemeleri ve yardımcı personelin sigortası, kira stopajı gibi kalemlerle muayenehane hekimleri devlete önemli miktarda ekonomik katkı oluştururlar. Bu artı değerin günümüzdeki ekonomik ortamda önemsiz olduğunu kimse iddia edemez. Üniversite öğretim üyelerinin durumları ise biraz daha farklıdır. Part-time çalışanlar haftada 20 saat çalışmaları karşılığında ayda sadece 1.000 YTL’nin biraz üstünde maaş almakta ve bütün ek ödemeler ile döner sermaye gelirleri kesilmektedir. Gerçekte bu bile tartışılması gereken bir uygulamadır. Çünkü part-time çalışan öğretim üyelerinin diğer öğretim üyeleri kadar döner sermayeye katkıları olabilmektedir. Çıkarılması düşünülen bu yasanın önemli bir sakıncası da; iktisat, hukuk, mühendislik gibi pek çok bilim dallarında öğretim üyelerinin özel sektöre danışmanlık hizmeti vermeleri açısından bakıldığı zaman tıp fakültesi öğretim üyelerinin aleyhine haksız bir durumun ortaya çıkacak olmasıdır. Özel muayenehanelerde çalışan binlerce işçi işsizler ordusuna katılacaktır. Tam gün yasası ile özel muayenehanelerin kapatılmasının bir başka önemli boyutu da buralarda çalışan ve çok büyük ekseriyetle vasıfsız olan sayıları binlerle ifade edilebilecek sekreter ve yardımcı sağlık personelinin işsiz kalacak olmalarıdır. Bakanlığın açıkladığı rakamlara göre yaklaşık 23 bin hekim özelde veya kamuda yarı zamanlı çalışmaktadır. O halde kabaca bir tahmin ile en az 15 bin kişi işini ve sosyal güvencelerini kaybedecektir. Aldıkları ücretle hayata bir şekilde tutunmaya çalışan bu insanlar da sayıları gittikce artan işsizler ordusuna katılacakdır. Bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları da dikkate alındığı zaman sorunun ne kadar büyük olacağı çok açık ortadadır. Bunlar örgütlenmeleri olmadığı için seslerini duyuramamakta ve çaresizce, büyük bir panik havası içinde ve korku ile yasanın çıkmaması için sadece dua etmekle yetinmektedirler. Romantik bir hayalin peşinde koşarak günümüzün ekonomik şartlarında gerçekleşmesi çok olası olma-yan, tamamen ücretsiz nitelikli sağlık hizmeti sunulması hayali ile desteklenen tam gün çalışma yasasının getireceği sorunlar oldukca çok kişinin hayatını trajediye çevireceği ke-sindir. Sivil toplum örgütlerinin bu kadar çok sayıda insanın işsiz kalmasına neden olacak yasa hazırlığı karşısında sessiz kalmalarını anlamak mümkün değildir. Ayrıca doktor muayenehanelerinin yoğunlaştığı bölgelerdeki eczaneleri ve çalışanlarını ve bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları kişileri de olumsuz etkilenecekler listesine eklemek mümkündür. Hasta hakları çiğnenecektir. Bu yasa ile hastaların hekim seçme hakları ellerinden alınmaktadır. Özel muayenehane-lerinde çalışmaya devam eden hekimlere ulaşılmasının engellenmesi hasta hakları açısından doğru bir uygulama değildir. Kişilerin sağlık hizmeti almada tercih yapabilme özgürlüğüne sahip olmaları en temel haklarından birisi olmalıdır. Bazı hastalar kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde muayene olmak, takip ve tedavilerini yaptırmak yerine güvendiği bir hekim ile daha iyi iletişim kurabileceği ve daha çok zaman payla-şabileceği bu hekimin özel muayenehanesine gitmek istemektedir. Bu bir hastanın en doğal haklarından birisidir. “Tam gün çalışma ile hastaların doktorların özel muayenehanelerine gitmeleri engel-lenecektir” söylemi sanki özel muayenehanelere gitmeyen hastalara hizmet verilmiyor-muş anlamını içermektedir. Halbuki gerçekte durum böyle değildir. Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde hastanelerde çalışan pek çok uzman hekim ücretlerdeki iyileştirme nedeniyle özel muayenehanelerini bırakarak kurumlarında tam gün çalışmaya başlamış-lardır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre kamuda çalışan hekimlerin artık sadece %38’i muayenehanede çalışmaktadır. O halde kabaca bir rakam ile kamuda çalışan doktorların yaklaşık üçde ikisi tam gün çalışmaktadır. Ayrıca yeterli uzmanı bulunmayan hastaneler dönemi de zorunlu hizmet yasası ile geride kalmıştır. Hatta bazı hastanelerde gereğinden fazla şişirilmiş kadrolarla uzman hekim istihdam edilmektedir. Artan hekim sayısı ve performans uygulaması ile poliklinik sayısında artışa gidilerek hastaların birikiminde önemli azalma sağlanmış ve böylece hastalar çok rahatlıkla hastanelerde hekimlere ulaşabilir olmuşlardır. Muayenehanelerinde çalışmaya devam eden hekimlerin ise akşam saat 16 dan sonra hastaneden ayrılmaları klinik ve poliklinik hizmetlerinde herhangi bir aksamaya yol açmamaktadır. Dolayısıyla hastaların takip ve tedavileri için mutlaka muayenehane hekimlerine gitme zorunluluğu söz konusu değildir. Artık hastanede tedavi olabilmek için yolun muayenehanelerden geçtiği dönemler çok geride kalmıştır. Hastalar özel muayenehaneleri, hastanelerden hizmet alabilmeye mecbur kaldıkları için değil güvendikleri ve kendilerine tavsiye edilen hekimlere özellikle muayene olmak için tercih etmektedirler. Bu durumda tam gün çalışma yasasını hayata geçirmeye çalışanların ileri sürdükleri hastaların hekimlere ulaşmakta zorluk çekmesi veya etik olmayan hasta-hekim ilişkilerinden söz edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki etik olmayan uygulamalar tam gün çalışma sisteminde de yaşanabilir. Önemli olan denetim ve ceza uygulamalarının sağlıklı işletilmesidir. Sağlık hizmetinin tamamen ücretsiz alındığı ülkelerin tümünde sağlıkla ilgili kalite problemleri halledilememiştir. Avrupada yaşayan vatandaşlarımız yaz tatillerini, yaşadıkları ül-kelerde çözüm bulamadıkları sağlık sorunlarını ülkemizde tedavi ettirme telaşı ile geçirirler. Bu hastalar çoğu zaman yaşadıkları ülkelerde uygulanan sevk zinciri nedeniyle ilgili uzman hekimlere ulaşamadıklarından veya çok ileri tarihlere ancak randevu alabildik-lerinden yakınırlar. O halde hastalar sistemden memnun olmadıklarına göre bu sistem iyi işlememektedir. Uygulamada sorunların yaşandığı ve geçmişte bizim ülkemizde de dene-nen ancak sağlıklı bir altyapı ve organizasyon oluşturulmadığı için başarıya ulaşamamış bir sistemin pek çok insanı mutsuz etme pahasına aynı sakıncalarla tekrar gündeme getirilmesini anlamak mümkün değildir. Düzenlemeler TTB ve ilgili taraflarla birlikte yapılmalı ve uzun zamana yayılmalı. Bütün bu düzenlemelerin tek yanlı bir bürokratik süreç içerisinde gerçekleştirilemeyecek kadar önemli olduğunu düşünüyoruz. Eğer böyle bir yasanın çıkarılması yönünde tüm taraflarda fikir birliği oluşur ise konunun ayrıntıları ilgili tüm tarafları içeren bir platformda zaman ile yarışmadan tartışılarak konuşulmalı ve yıllara yayılan bir geçiş süreci sağlanmalıdır. Böylesine önemli bir değişimin kısa bir zaman dilimine sıkıştırılmasının sağlıkta dönüşüm programında olduğu gibi ileride önemli uygulama sıkıntılarına yol açacağı kaçınılmazdır. Yine aceleye getirilerek çıkarılan tam gün yasası uygulaması geçmiş yıllarda denenmiş ve bilindiği gibi başarıya ulaşmamıştır. Tam gün yasasının çok sayıdaki olumsuz etkilerinden birisi de kredi ile borçlanarak tıbbi cihaz alımı yapmış olan hekimlerin yaşayacakları ekonomik bunalımdır. Bunun yanı sıra özel muayenehane hekimleri ve yardımcı personellerinden gelirlerine göre değişik şekil-lerde borçlanarak yatırım yapmış olanlar ve çocuklarının eğitimlerini kurdukları düzenlerine göre planlamış olanlar da önemli mağduriyete uğrayacaklardır. Çıkarılacak yasa ile insanların hayatlarını çok etkileyebilecek böylesine bir köklü değişim için yeterli bir geçiş süresi verilmesi gerekir. Bu süre içinde de sistem kendi dinamiklerini oluşturarak ülkemiz için en uygun düzenlemeler belirlenebilecektir. Türk Tabipleri Birliği’nin sesini duyurması gerekir. TTB’nin öteden beri savunduğu ve mükemmeli hedefleyen “Kamunun özel sağlık kurum-larından hizmet alması durdurulmalı ve kamuda sağlık hizmetleri iyileştirilmeli, niteliği yükseltilmeli, herkese eşit sunumu sağlayacak tedbirler alınmalı ve parasız sunulmalıdır. Halkın sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi için, vergi dışında cebinden hiçbir ödeme yapma-ması sağlanmalıdır.” idealinin gerçekleşebilmesinin pek çok şartları vardır. Ancak bu şartların çoğu şu anda ülkemizde yoktur ve uzun sürede de sağlanacak gibi görünme-mektedir. Aksine özel hastanelerden denetimsiz bir şekilde hizmet satın alınmakta ve böylece kaynaklar sermayeye akıtılmaktadır. Herkesin eşit seviyede sağlık hizmeti alabil-mesi için sağlık kurumlarının alt yapısı ve sağlık çalışanlarının niteliğinin çok geniş bir coğrafyaya yayılan ülkemizde homojen ve çağdaş tıp normlarına uygun olması gerekir. Dolayısıyla sadece özel muayenehaneleri bitirmek amacıyla çıkarılan tam gün yasası ile bu sorunların çoğu halledilemez ve aksine yeni sorunlar doğar. Kapitalist kuralların bütün acımasızlığı ile hüküm sürdüğü günümüzde nitelikli hekimlerin bir kısmının özel muayenehane açmalarının engellenmesi özel hastanelerin tekelleşme-sine neden olacaktır. Özel hastane patronlarının hükümeti yönlendirmeleri ile tam gün yasasının hazırlıklarına başlandığı ve kısa sürede güçlü özel sağlık kuruluşlarının Anado-lu’da çok sayıda özel hastane açma hazırlığında bulundukları da şu günlerde yoğun bir şekilde konuşulmaktadır. Bu durumda TTB’nin gerekli reaksiyonları kısa sürede ve etkili biçimde gösteremediği ve toplumu yeterli düzeyde bilgilendirmediği takdirde direkt olarak sermayeye hizmet edeceği anlamı çıkmaktadır. Konunun bu yönü ile de düşünülmesinde yarar olduğu kanaatindeyiz. Türk Tabipleri Birliği’nin, "gerçek anlamda bir tamgün çalışma sistemi amacına hizmet etmeyecek ancak koşullarımızı değiştirecek, mesleki geleceğimizi etkileyecek, hasta haklarını çiğneyecek ve özel hastanelerin tekelleşmesine neden olacak bu düzenlemelere meslektaşlarımızla birlikte karşı koyacağız " sloganı ile kısa sürede etkili kamuoyu oluşturma çabasına girmesini ve ilgili tüm tarafları harekete geçirmesini ve siyasi otorite nezdinde girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. Derneğimiz; üniversite ve eğitim/araştırma hastanelerinde olması gereken bir tamgün çalışma sistemi için gerekli yasal ve altyapısal hazırlıklar yapılmadan aceleyle getirilecek emrivakilere sıcak bakmamaktadır. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu

ÜYE GİRİŞİ


Şifremi Unuttum
  

TÜSAD ÜYELİK BAŞVURUSU

ETKİNLİK TAKVİMİ

Aralık 2024
PztSalÇarPerCumCmtPaz
2526272829301
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
303112345
 LookUs & Online Makale